Kısa bir süre önce kameramanımızı ve muhabirimizi yanıma alarak Esenyurt’tan gelen feryatları yerinde incelemek üzere ilçeye gittik.

Belediye Başkanı Sayın Necmi Kadıoğlu’nun imar konusunda "bol kepçe hareket ettiği" ve 1980'lerin kooperatif ve bankerleri döneminde yaşanan konut krizinin bir benzerinin burada yaşandığını gündeme getirmemizden sonra mağdurlar seslerini daha da yükseltmeye başladılar. 

Siyasiler olayı TBMM'ye taşımaya çalışınca bazı güçlerin 30.000 bin daireyi ilgilendiren konu için "bu lokal bir olay, bunu meclis gündemine getirmeye gerek yok" diyerek işi savsaklamaya çalışmalarını anlamak mümkün değil. 
"Esenyurt vakası" sanıldığı gibi küçük ve lokal bir olay değil. Bana göre; İSKİ Müdürü Ergun Köknel’in yaptığı hatadan dolayı nasıl ki CHP, İBB'yi kaybetmiş ise Esenyurt olayı da "AK Parti’ye İstanbul’u kaybettirebilir" diye düşünüyorum.

Kadıoğlu başta olmak üzere AK Partililer, her ne kadar olayı küçük ve önemsiz göstermek isteseler de, bu olay dallanıp budaklanacak gibi gözüküyor.

Müteahhit firmalar Esenyurt, İBB, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaşanan soruna çözüm bulacakları umudu ile kendilerine karşı yapılan haksızlıklar için şu an susmayı tercih ettiklerini, Esenyurt'ta gerçekleştirdiğimiz çalışmalar sırasında firma yetkililerin gözlerinden okuduk. 

Bu üç kurum Eylül ve Ekim aylarına kadar bu olayı çözmezler ise "işte o vakit dananın kuyruğu kopacak" ve hak sahipleri, müteahhitlerin kendilerine karşı yaptıkları yanlışları sıralayacaklar. Baskılara dayanamayan müteahhitler de, Esenyurt Belediyesi’nin kendilerine karşı yaptığı hataları sıralayarak asıl problemin kendilerinden değil belediyeden kaynaklandığını bu hatanın da iflaslarına sebep olduğunu açıklamaya başlayacakları söyleniyor. 

Esenyurt’ta fırtına öncesi sessizlik mi?

Uzun sözün kısası; şu an Esenyurt’ta fırtına öncesi sessizlik var. Necmi Başkan, Kars, Kaz gecelerine giderek veya Kürtçe nikah kıyarak ya da "yardımcısının oğlunu şarkı yarışmasında birinci yapmak" için Esenyurt halkından SMS atmalarını isteye dursun, KADER ağlarını örüyor. 

Üç vakte kadar, AK Parti üst düzey yönetimi "başkanın oluşturduğu problemi" bitirmek için her yolu deneyecekler. (Ki bana göre en basit çözüm de; Esenyurt Belediyesi'nin ilk başta verdiği 25-30 kata izin çıkartılıp eski ruhsat almış binalara bir HÜLLE yapacaklar.) Bu çözüme olayın tarafları razı olacak ama olan halka olacak ve yüksek yoğunluktan dolayı trafik içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

TBMM, "lokal bir olay" dedi ama Bakanlık devrede 
  
Erdoğan Bayraktar, bu işin bir sene sonra yapılacak olan yerel yönetim seçimlerinden AK Parti’ye pahalıya patlayabileceğini görmüş olacak ki, "Bakanlık olarak olayı inceliyoruz, vatandaşlarımızın sıkıntılarını çözmek için çareler arıyoruz" tarzındaki sözler, bir nevi "belediye başkanımızın başımıza açtığı bu bela için İstanbul’da seçimi kaybedersek tüm Türkiye tehlikeye girer" demek istiyordu.
Necmi Başkan da,  yaptığı hatalardan dolayı "İBB ve hükümeti zor durumda bıraktığı" için gelecek yerel yönetim seçimlerinde aday gösterilmeyerek cezalandırılacaktır diye düşünüyorum...

Bir değil, iki değil, üç değil  tam 22 firma 36 proje mağdur

Esenyurt Belediye Başkanı Nemci Kadıoğlu, yaptığı konuşmalarda sanki sadece Fİ Yapı ve UKRA grubun sorunlu olduğunu ve bu sorundan da en fazla 500 mağdurun etkileneceğini savunuyor. Kadıoğlu, daha ileri gidip 500 kişinin mağduriyet sorununun da çözülmek üzere olduğunu ifade ediyor.

Oysa Almanya’dan, Hollanda’dan bizi gözyaşları içinde arayanların yanı sıra DİYANETSEN'den arayan bir çok kişi
Osmanlı İnşaat’ın, 280 daire sattığı halde halen temelinin atılmadığını söylüyor. Yetmedi; Uluhan İnşaat’ın Babil kulelerinden mağdur binlerce kişi var...

Kısaca; 22 firma olmak üzere toplamda 36 proje durmuş durumda. Bu da aşağı yukarı 25.000 ile 30.000 arasında daireye tekabül ediyor. 

Acıklı hikayeler dinliyoruz

İsmi lazım değil, bir inşaat firmasının yetkilisi bana şunu anlattı: "Genç bir çift bizden daire satın almıştı. Bizlerin projesi durunca bu genç çifte karşı sözümüzü yerine getiremedik. Genç damat, önemli bir hastalığa yakalanmış. Bu olayları yaşarken bir de işinden çıkartmışlar. Adam geldi bana 'abi bu kadar olay beni buldu, intihar etmeyeyim de ne yapayım?' deyince ikimizde üzüntüden ağladık."

Kadıoğlu, söylediklerine kendisi inanıyor mu?

Nemci Başkan'ın söylediği bu söze kendisi inanıyor mu acaba?

Garip gureba, planlı projeli evine veyaişyerine yarım metre bir duvar değişikliği yaparken başında hemen zabıta bitiyor ama bangır bangır reklam eşliğinde daire satışı yapan firmanın fazladan 15 kat kondurmasına ne demeli? Şimdi, buna; "özür, kabahatten daha büyük" denilmez mi? 15 kat yapılırken hiç mi kimse görmemiş?
İstiklal Mahkemeleri'nin "sanıkların idamına, yargılamanın bilahare yapılmasına" gibi hukuk dışı kararını bir çok insan bilir.  Acaba bu iş, Başkan Kadıoğlu'nun, "binaların yapılmasına, ruhsatların bilahare verilmesine" kararını vermesinden sonra Büyükşehir’in "Necmiciğim, hukuk devletlerinde böyle şeyler olmaz, pardon senin izin verdiğin binaları mühürleyeceğiz" dedikten sonra mı patlak verdi ? 

Burada yaşanan hukuksuzluklar son bulana ve bizi arayan yüzlerce okurumuz "biz haklarımızı aldık" diyene kadar yazmaya devam edeceğiz.

Esenyurt ve İSKİ olayı arasında ne benzerlik var?

CHP’li Nurettin Sözen’in İBB Başkanı olduğu dönemde İSKİ Müdürü olan Ergun Göknel’in ucuz aldığı KLOR’ün faturasını yüksek kestirerek İSKİ’yi zararauğrattığı rakam, Esenyurt’ta halkın uğradığı zararın yanında devede kulak kalır. İSKİ skandalı, CHP’ye İBB yi kaybettiren önemli olaylardan bir tanesi idi. Esenyurt vakası da AK Parti’nin canını sıkabilir. 

Özetle şunu söylemek istiyorz; tırnakları kuyu kazar misali üç beş kuruşu bir araya getiren fakir halkın sorununa bir an önce çözüm bulunmalıdır. Biz, olay çözülene kadar usanmadan, yorulmadan yazmaya devam edeceğiz inşaAllah....
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner