Üçyüz bir vatan evladı evlerine helâl lokma götürmek için yerin binlerce metre altın da meydana gelen elim facia yüzünden şehit oldu. Bu facianın sebebi, nedeni, neden olanları yürütülen soruşturma neticesinde ortaya çıkmasını ümit ediyorum. İnşallah bu facianın sonucu Roboski katliamının sonucuna benzemez. Meydana gelen bu olaylar, bir zamanların faili meçhul olaylarına benzemeye başladı. Roboski bunun en açık örneğidir. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen Roboski için tek tutuklama olmadı. Buda kamu oyunun adalete olan güvenini yerle yeksan ediyor. Erdoğan sevgisi, Erdoğan Nefreti üzerinden meydana gelen trajikomik tartışmalar asıl irdelememiz gereken adalet arayışını gölge de bırakıyor. Bunun en temel nedeni ise muhalefet boşluğu, var olan muhalefetin yetersizliği ve tutarsızlığından kaynaklanıyor. Çünkü muhalefet iktidar arayışını illegal yollara bağlamış durumda. Son seçim bunun en somut örneği. Çünkü son seçimde de muhalefet halka projeleri anlatmak yerine, 17 Aralık Darbe Girişiminin mimarlarınca ellerine tutuşturalan; "Şantaj ve montaj" Kasetler üzerinden siyaset yaptı. Bu olay trajikomik ötesinde bir şeydir. Akıl tutulması ile ifade etmek bile yetersiz kalmaktadır. Hal böyle olunca halkın gözünde itibarları düşüktür. Bu düşüklükleri oy almamalarını sağlıyor.

Soma faciası yürekleri param parça etti, göz yaşları oluk oluk aktı. Bazıları da timsah gözyaşları akıttı, normalde oturdukları Restaurant kapılarından içeri sokulmayan emektar kardeşlerim için ardı arkası kesilmeyen sözler söylediler. Yalandan yas tuttular. Aynı tramvay da denk geldikleri bu emektarlar için "leş gibi kokan, timsah mı yemiş, aman değmesin üstüm kirlenir!" şeklinde gıybet eden adamlar/kadınlar, birden bire bu emektarlara sarıldı. Tek bir amaçları vardı, bunun üzerinden Erdoğan nefreti körüklemek, buradan Erdoğan'ı al aşağı edebilirmiyiz planları yapmak. İşte böyle olunca halk geçmiş acıları bir daha yaşamamak adına savunma refleksine geçiyor. Erdoğan'ı savunanlar ve Erdoğan'dan nefret edenler diye ikiye bölünüyor. Bizler de bu tartışmalar ekseninde gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Bu nedenle acilen yapıcı, sırtına halka dayayan bir muhalefet olması, oluşturulması gerekmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Allah uzun ömür versin ama ilelebet bu ülkenin başında kalacak değil. Proje üretmeyen Muhalefet, halkı Başbakan Erdoğan üzerinden kutuplaştırarak taraftar bulmaya çalışması ayrı bir utanç vesilesi. Türkiye'yi Erdoğan'ın kutuplaştırdığı külliyen yalan olduğunu Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin genel kurul konuşmaları ortaya koyuyor. Seçim sonrası üslubu yumuşayan Başbakan'a rağmen hâlen seçim havasından çıkamayan bir muhalefet ile karşı karşıyayız. Belirli bir medya grubunun Erdoğan üzerinden algı operasyonu yapması, bu kutuplaştırmayı körüklüyor. Herkes Erdoğan neden bu kadar güçlü sorusuna odaklanıyor. Oysa asıl odaklanması gereken şey, muhalefet neden bu kadar zayıf sorusu olmalıdır. Bu sebeple medya, muhalefetin yetersizliği sorgulamalıdır. Erdoğan düşmanlığı gerçeklerin üzerini örtmekle kalmıyor, bütün gündemin Erdoğan üzerinden oluşmasına sebebiyet veriyor. Hal böyle olunca asıl sorunlar summen altına atılıyor. Odaklanmamız gereken faciadan zarar görenlerin acilen rehabilitasyona tabi tutulması iken, biz Erdoğan düşmanları yüzünden farklı konuları tartışıyoruz. Erdoğan eylemciye tokat attımı, atmadımı kısır döngüsüne sıkıştırılıyoruz. Bütün kayıtları saniye saniye izlediğimiz de Erdoğan'ın eylemciye tokat attığını ispatlayan bir görüntü mevcut değil. Sadece eylemcinin ayrı ayrı mülakatların da, ayrı ayrı iddiaları bulunuyor. Böyle kendisi ile çelişkide olan bir kişiye itibar etmek mümkün değildir. Muhalefet ve Erdoğan düşmanı medya bununla meşgul iken, Erdoğan facia da hayatını kaybedenler için her türlü imkanları seferber ediyor. Oysa muhalefet bu işin takipçisi olmalıydı. Yapılanların yetersiz olduğunu iddia edip, mağdurlara daha geniş imkânlar sağlanması için mücadele etmeliydi. Sekiz seçimde de Erdoğan düşmanlığı üzerinden yapılan popülist söylemlerin kendilerine bir fayda sağlamadığı orta iken, hâlen kendine çeki düzen vermeyen muhalefet asla muvaffak olamayacağı ortada. Türkiye halkı şunu iyice bilmeli ki; muhalefetin ve medyanın Erdoğan düşmanlığı üzerinden geliştirdiği dil sadece ve sadece millete zarar veriyor. Muhalefetin asıl gündemi, mağdur, mazlum, emekli, sorunları olan kitleler olması gerekmektedir. Mesela şu an karşımda oturan İşçi emeklisi Nuri Karakuş'un çığlıklarını muhalefet duyurması gerekiyor. Nuri bey; bin gün fazla prim yatırmasına rağmen kendisine açlık sınırının altında maaş bağlanmış durumda. Aylardır bunun uğraşını veriyor. Bu uğraşı muhalefet partilerinin üstlenmesi, gerekirse Anayasa Mahkemesine götürmesi gerekiyor. Fakat muhalefet Erdoğan düşmanlığı ekseninde politika geliştirmesini anlam vermediğini söylüyor. Muhalefetin yıllar önce başörtüsü çözümüne karşı Anayasa Mahkemesine gitmesini bir talihsizlik olarak vurguluyor. Buda muhalefet; Halkın yararına çıkarılan yasaları bozma gayreti olarak okunuyor. Bir diğer husus ise; Bedelli askerlik bekleyen gençlerin sorunu, muhalefet "Darbeciler" ile işbirliği yapmak, Erdoğan'ı illegal yollardan devirmek için uğraşırken, bu gençler aylardır GBT yüzünden evlerine hapis olmuş durumdalar. Muhalefet Anayasa Mahkemesine götürecekse ilkel devletlerde görülen bu GBT sorununu Anayasa Mahkemesine götürsün, bu zorunlu askerlik problemini çözmek için mücadele etsin. Soma faciasında hayatını kaybedenlerin hukuk davasını takip etsin. Yıllardır hukuk mücadelesi veren Roboskili ailelerin davasını takip etsin. Genel Sağlık Sigortası ile sağlıktan faydalanmadığı halde borçlandırılan vatandaşın sorununu gündeme taşısın. Çünkü demokrasilerde muhalefetin görevi budur. Muhalefetin görevi lider düşmanlığını körüklemek değildir. Muhalefet gündem de tutacaksa başbakanın müşaviri Yusuf Yerkel'i gündemde tutsun. Yusuf Yerkel'in görevden alınmasını sağlasın. Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan etrafını saran ve onu yanlış yönlendiren danışmanları bir an önce göndersin. Başbakan'ı çok sevmek hatalarını görmemek anlamına gelmez. Üzülerek söylemeliyim ki; Soma'da yaptığı basın açıklamasında 1800'lü yıllardan örnek vermesi, tam bir felaket. Bu konuşma metnini Başbakanın önüne düşman bile koymaz! Başbakan müşaviri Yusuf Yerkel'in Başbakan üzerinden oluşturduğu algıyı düşman bile oluşturamaz! Buna rağmen bu kişileri Başbakanın etrafında görmek insanın içini acıtıyor. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için canımı bile veririm ama bunları görmezden gelemem! Başbakana danışman olmanın şartı Oksfort mezunu olmamalı, Başbakana danışman olmanın temel şartı, halkı iyi okuma, iyi anlamak olmalı. En önemlisi soğukkanlı, insancıl olmalı. Bu duygu ve düşünceler ile bir kez daha, Şehit yakınlarına, Soma halkına, Tüm Türkiye'ye başsağlığı diliyorum. Aziz Soma Şehitlerine ve bütün şehitlere ve vefat eden müminlere Allahtan rahmet niyaz ediyorum. Mekânları cennet olsun...