Yabancı devletler hiçbir zaman Türkiye’nin gelişmesini ve kendi yağı ile kavrulmasını istemezler.  Onların kendi menfaatlerine  zarar gelebilir endişesi ile bunu yapmaları mümkün ve kimse de onları bu davranışı sergiledikleri için suçlayamaz. 

Biz ülke olarak Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk ve hükümet yetkilileri tarafından ülkenin kalkınması için kurulan Fabrika binaları üstüne HİLTON oteli yaptırma izni verir ve üretimi bitirip ülkeyi  Beton ve Demir’e telsim ederek kalkınacağımızı düşünmek koskocaman bir hayaldir.

Hatırlansın daha bundan 6 sene önce İstanbul’ da yaşadığımız sel felaketinde İKİTELLİ Tır grajından başlayıp Basın Ekspres aksında yaşanan selde onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmişti. O zaman İBB başkanı Dr.Mimar Kadir Topbaş televizyon ekranlarına çıkıp aynen şunu söylemişti ”Tapulu ve izinli de olsalar bütün riskleri göze alıp dere yatağında yapılan ne kadar bina varsa hepsini yıkacağız demişti”  Doğrusu  bunun kolay olamayacağına düşünüyorduk. Yıkılan tek bina olmadığı gibi şu an o aksta 69 tane gökdelen yapıldı ve yapılacak.

İstanbul’da 500 den fazla Fabrika AVM veya Residans oldu 

Basın Ekspres yolunda bulunan EDİP İPLİK’n yerine 212 AVM,  Altınyıldız kumaş fabrikası yerine İSTWEST projesi, Zeytinburnu’nda bulunan BOZKURT MENSUCAT’ın yerine The Veliefendi Residans ve evleri, Yine aynı ilçede bulunan bostan halinin yerine Topkapı Merkez evleri, Santral Mensucat’ın yerine ONALTI DOKUZ Kuleleri, Üstelik  Slüet tartışması ile ülke gündemine oturdu.

Askeriye ye ait ağır bakım yerinde İstanbul Büyük Yalı, Et Balık Kurumunun yerine YEDİ MAVİ, Atatürk ‘ün kuruduğu Bakırköy Sümerbank   fabrikası yerine üstelik Cami de yıkılarak içinde HİLTON otelinin de olduğu  PRUVA 34 ismi ile devasa  bloklar fabrika arazisi üstüne dikildi.  

Bazı okurlarım  buralar artık şehir merkezinde kaldı. Fabrikaların burada olması yersiz diyebilirler ama olması gereken başka yerde de fabrika kalmadı. Çorlu, Çerkezköy, Tuzla ve bir çok yerde bir çok fabrikadan kalan sadece 4 duvar.

Ford arabalarının kurucusu Henry Ford’un bir sözü var derki “Gereğinden çok kazanç getiren bir iş ziyan eden bir iş kadar çabuk batmaya mahkumdur”  Ey okurum dön çevrene bak daha düne kadar tekstil işi yapan, fabrikası olan ,otomotiv işi yapan özetle 2005 yılına adar üretim alanında faaliyet gösteren on binlerce firmanın inşaat işine girdiğini göreceksin. Çünkü gerek arsa sahipleri gerekse de Müteahhitler gerçek manada konut ve iş yeri  fiyatlarını şişirdikçe şişirdiler. Ama 10 yıldır yaptıkları tatlı karlar artık olmayacak. Çünkü yolun  sonu göründü. Gereğinden fazla kazanç elde ettiler. Şu an sayısız inşaat firması ya zarar ederek küçülecek yada batacak demedi demeyin. 

Üretim olmadan olmaz

Elbette ki İstanbul’a konut lazım. Ancak bu kadar plansız bu kadar insan yaşamını tehlikeye  atan binalara izin vermek İstanbul’a ihanet değil de nedir ? Hem insan yaşamını tehlike atacak konutlar yapacaksınız hem de bu ülkenin kaynaklarını üretime değil betona ve demire gömeceksiniz. Burada inşaat işine giren fabrika sahiplerini suçlamıyorum. 

Hükümet  sahilleri TOKİ marifeti ile en çok parayı verene satarsa, fabrikatör kendi asli işinden kazanmadığı  parayı bu inşaat işinde kazanırsa  elbette ki tüccar olarak para kazandığı işi yapması kadar normal  bir şey olamaz. Hükümet üretim yapan fabrikatörün işini kolaylaştırmazsa elbette kimse üretim yapmaz daha çok para kazandığı  inşaat işine girer. 

Ama bu işinde SUYU çıkmak üzere elinde satılmamış inşaatları olan firmalar var ise bu fiyatlarla  artık satmaları zor gibi görünüyor. Arsa sahipleri de müteahhitlerde en az % 50 indirim yaparsalar ayakta kalırlar aksi halde tamamen yok olacaklar. 

En kaliteli inşaat M2 si 80 Bin TL ye mal oluyorken Zeytinburnu sahilinde M2 sine 25.000 istemelerinin tek sebebi arsa fiyatının pahalı olması ve müteahhitlerin biz bu kadar para yatırdık karşılığını da almamız gerekir dediklerini kendileri ile yaptığımız konuşmalarda öğreniyoruz.

Pahalı satarak de iflas edilir 

Bir ürün üretilirken veya satılırken onun fiyat artışı memurun, işçinin esnafın geliri ile orantılı artmıyorsa o artışta sağlıklı bir gelişme söz konusu değildir. Size bir örnek vereyim 2010 yılında Zeyinburnu’nda  195 bin liraya satılan bir daire aradan geçen 6 yılda 600 bin TL  oluyorsa Yani % 200 artıyorsa ve buna karşın memur, işçi, esnafın gelirinde azalma oluyorsa bu artış sağlıklıdır demek mümkün olur mu ?  Konut ve iş yeri fiyatları  halkın gelirinde meydana gelen artış kadar olana kadar düşecek ki piyasa dengeye gelsin diyorum ben. Yani pahalı satarak da iflas edilir.

Dolar olacak ki bozulsun

Ak Parti döneminde servetlerine servet katan Mehmet Cengiz ,Kalyon İnşaat, Kuzu İnşaat, YDA  Group , Ali Ağaoğlu, Tahincioğlu, Gül Yapı, İhlas Holding kısaca Ak Parti  iktidarı döneminde zengin olanlar önce öne çıkıp bozdurdukları   dolarları açıklasınlar da  görelim.  

Hükümet ve cumhurbaşkanı garip halka güvensinler bizler canımızı da malımızı vatan için veririz.  Ama yurt dışında paraları  olan zenginlerimiz önden buyursun. Ben hiçbir son dönem zengin iş adamlarından birilerinin  bu benim 10 milyon dolarım TL ye çevirdim dediğini görmedim. Ama bu yazının sahibi fakir geçen hafta elindeki 1.500 dolarını bozdu ve devlete vergilerini ödedi ve  bunu sosyal medyada  paylaştı.

Madem ki Reisi Cumhur alanlarda yastık altındaki ve bankalardaki dolarlarınızı  bozun çağrısı yapıyor neden milyar dolarlık 40  civarındaki iş adalarımızdan ses seda yok ?

Zenginlerimizi dolar bozup TL yapma kampanyasına davet ediyorum. Öyle her fedakarlığı gariplerde beklemeyin beyler birazda siz öne çıkın. Zaten garip halkımız üstüne düşeni fazlası ile yapıyor.  Şehitlere ve gazilere baktığımız zaman % 90’ ı esnaf, İşçi ve  ekonomik olarak alt gelir gurubuna mensup karamanlarımızın bedel ödediğini görüyorum.

Böyle göç olmaz

Malum hepiniz hicret olayını bilirisiniz. Ama ben yine de özet olarak hatırlatayım. Mekkeli müşrikler Müslümanlığı kabul edenlere zulümlerini o kadar ilerlettiler ki Mekke de yaşanmaz olunca gelen ilahi emir gereği  peygamber dahil Mekke de ki Müslümanlar Medine ye hicret ettiler. Son peygamber ne yaparsanız yapın demedi Mekkeli Müslümanları Medineli Müslümanlara kardeş etti. Medineli Müslümanlar  Mekkeli Müslümanlara yol yordam gösterdiler kendi ayakları üstünde kalana kadar onlara yardım ve destek verdiler.

Bugün ülkemize 3 milyondan fazla  Suriyeli, Iraklı ve diğer göçmenler var.  Devletin bunlara siz burada siz de şurada yaşayacaksınız gibi bir göç politikası yok. Cumhurbaşkanı biz göçmenlere  30 milyar dolar para harcamışız diyor. Bu doğru değil. Daha geçen hafta 8 yaşındaki kızımın rızkından kesinti yaparak 6 BİN TL ye yakın vergi yatırdım. Bunu  dünya Birleşmiş Milletlere 200 den fazla devle var iken bizim tek başımıza bunu karşılamamız doğru değil.

Bırakalım göçmenler güvenli bir şekilde Yunanistan, Almanya, İtalya ,İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinin kapılarına dayansın onlar kendileri Suriye ve Irak’a gider bu sorunu kökten çözmek için ellerinden geleni yaparlar.  Nasılsa Türkiye bize gelmelerini engelliyor biz rahatımızı bozmayalım derler bunlar.

Ben Burada Reis-i Cumhurumuza sesleniyorum lütfen  artık bu garip halkın kaynaklarını  göçmenlere  vermeyin. Bu derken de bunlar bomba altında ölsün de demiyorum.  Tampon bölgelerde çadırlar oluşturulsun masraflarını da BM ödesin. Çünkü bu Arap baharını biz başlatmadık. 

Başlatanlar ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri oldu. Fransa  Libya’nın petrolünü  iç edecek bedelini Türkiye mi çekecek ? Bir vatandaş olarak benim gönlüm bu adaletsizliğe razı değil. 

Ödediğim vergilerin bu ülke halkının kaliteli bir yaşam sürmesi için harcanmasını talep etmek kadar makul bir istek olmadığın ifade etmek isterim.    

Allah ülkemizi korusun.

İstanbul Times  / Hüseyin ÇETİNER