Amerika, İngiltere ve İsrail’in başında olduğu şeytan devletler İslam devletlerinin YÜZ yıl belini doğrultamayacağı bir kazığı ARAP baharı ile demokrasi getireceğiz yalanı ile bütün Müslümanları perişan ettiler.

Hasan El Benna’nın kurduğu ve dünyanın en tertipli hareketi olan İHVAN- MÜSLİMİN yani Müslüman Kardeşler teşkilatının 90 yıllık geçmişi tar umar edildi. Binlerce taraftarı da şehit edilerek artık işlerine yaramayan Hüsnü Mübarek yerine darbeci general Abdülmüfettah EL SİSİ’yi kukla olarak seçtiler.

Bizdeki danışmanlar 1 Numara ne derse o modunda ,

Bu fakir belediye başkanı, Milletvekili, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı danışmanı tanır ve bilir.

Bir çoğu ile de sohbet eder. Bu danışman dostlarımızın ortak özellikleri hizmet verecekleri kişiye umumiyetle 1 NUMARA derler ve kendileri bir şeyler düşünüp üretmek yerine 1 Numara ne derse o modunda hareket ediyorlar.

İş böyle olunca danışmanın pek de bir katkısı olmuyor.

Oysa danışmanın danışılan konu ile alakalı farklı bakış açıları olmalı ve o konu ile alakalı dünya ölçeğinde malumat sahibi olması gerekir.

Biz deki yardımcının ve danışmanların en iyi yaptıkları ve kafalarını yanlış bir şekilde çalıştırdıkları konu 1 Numara ne derse o mantığı.

Bu şekil ile de asıl karar verici bir adım ötesini göremez.

Özetle Arap baharı ile İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi gelecekti

Türkiye’de Başkanlar, Danışmanlar ve Milletvekilleri çok uyanık olmak zorunda

1 Numara ne derse o mantığı yanlış ve sakat. Eğer bir numara ne dediyse o olsaydı başkan yardımcıları ve danışmanlara gerek olmazdı.

Mademki bu makamlar ve mevkiler var o hale o makam ve mevkilerin hakkını vermek de danışmanlar ve yardımcıların asli vazifesidir. Tabi ki nihai kararı 1 numara ve başkanlar verecek ama yardımcılar ve danışmalar da karar verilecek konu ile alakalı birden fazla alternatifin artı ve eksiklerini başkanın önüne koymaları gerekmez mi ?

Arap Baharı ile Irak’a,Suriye’ye Libya’ya ,Mısır’a ,Yemen’e, Bahreyn’e ,Suudi Arabistan’ a, kan ve göz yaşının eksik olmadığı diğer İslam ülkelerine demokrasi ve özgürlük geldi mi ?

Ben geldiğini görmedim. Aksine kan ve gözyaşı akıp sel oldu bunu gördük.

Güç Sahipleri kendini eleştirenleri susturmazsın ve eleştirenleri dünya menfaatleri ile susturmazsın

İşim gereği açık oturum ve tartışma toplantılarını vaktim elverdikçe izlemeye çalışan birisiyim. Son yıllarda Ticaret odası başkanları içinde hükümeti eleştirenleri gören var mı ? Ünvanlarında profesör, doçent veya diğer titrleri olan çok sayıdaki akademisyeni izledikçe üzülüyorum.

Sanki siyasi parti temsilcisi gibi can siperane bir şekilde siyasi partileri savunuyorlar.

Bu görev siyasi parti idarecilerinin olmalıdır. Bakıyorsunuz televizyon programlarında hükümet veya ana muhalefet partisini savunan birilerinin yüksek maaş veya danışmanlık ücreti adı altında bir yerlere kapak attıklarını her gün görmek mümkün.

Hükümetin bir çok çalışmasını beğenir ve takdir ederim. Bu demek değildir körü körüne hükümetin yaptığı her şeyi kabul ederim.

Bakınız 2009’dan buna yana Ataköy sahili ve Basın ekspres yolun başta olmak üzere dere yatağında ve trafiği felç edecek onlarca yüzlerce lokasyonda yapılan ve insan hayatını tehlikeye atan binaları eleştirdim, eleştiriyorum ve nefes aldığım sürece de eleştireceğim. Örnek vermek gerekirse KUZU İNŞAAT’ın Ataköy sahiline yaptığı SEA PERAL’ün çok insan ve gerekli bir yapı topluluğu olduğunu bana söyleyecek tek bir yetkili var mı ?

Basın Ekspres yolunda yapılan 69 Gökdelen için bunlar çok güzel oldu diyen de varsa beri gelsin.

Özetle son 15 yılda İstanbul O kadar hırpalandı ki benim dışında bundan rahatsızlık duyan da yok gibi… Emin olun İstanbul 1204 Latin saldırısında bile bu kadar hırpalanmamıştı. Bas parayı al imarı lafı şu an İstanbul için en gerekli gerçeklik olmuş durumda.

Tek kalsam da yalnız olsam da yaşadığım kent olan İstanbul’un ırzına geçilmesine daha fazla müsaade etmemek için dilimin döndüğü kadar yazacağım inşallah.

Yazacak o kadar çok var ki şimdilik bu kadarı yeter...

Ama son söz su akar yolunu bulur..

Günün birinde dere yataklarında deniz kenarında yapılan binalar bir tabi afete maruz kalırsa sakın hiç kimse takdiri ile demezsin çünkü bu takdir-i idari olacaktır.

İstanbul Times / Hüseyin Çetiner

Editör: TE Bilisim