Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethederek bin yıllık Bizans İmparatorluğu’na son verdi. Bu zafer, Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın açılmasına vesile oldu. Daha önemlisi; Fatih, ‘Kostantiniyye (İstanbul) mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur’ Hadis-i Şerif’iyle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in övgüsüne mahzar olma şerefine erişti…

Ebû'l-Feth (Fethin Babası), tarihe altın harflerle yazıldı. Çağ Açan Hükümdar’ı burada anlatmakla bitiremeyiz. Allah, O’ndan razı olsun. Ne mutlu O’na ki, 500 küsur yıldan beri dualarla anılıyor. Önemli olan da bu değil mi?
“Bugünün Fatih’i kim?” diye sorsak en az iki kişiden biri hatta siyasetten arındırılmış düşünce ile seçim yapılsa üç kişiden ikisi “Recep Tayyip Erdoğan” der...

Erdoğan, Yüce Allah’ın bu ülkeye bir lütfudur.  Erdoğan, sadece Türkiye’de değil ümmetin büyük bölümünün kalbini fethetmiştir. Erdoğan, ümmetin dualarını almasaydı, başka zaman birbirlerine selam bile vermeyen acımasız şer güçlere karşı dik duramazdı... Bebek katillerine “one minute” diyemezdi… 193 ülke arasından sıyrılıp “Dünya 5’ten büyüktür!” gerçeğini dile getiremezdi… Mazlumun yanında olamazdı, darbecilere hadlerini bildiremezdi…

DUYGULANDIRAN DÜYA
Size Sayın Erdoğan’la ilgili beni oldukça duygulandıran iki rüyayı nakletmek istiyorum: Bir esnaf kardeşim rüyasında bir ses duyuyor; “Recep Tayyip Erdoğan, Allah’ın Resulü ile istişare etmeden iş yapmaz” diye.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra aynı vatandaş yine rüyasında bu defa, Recep Tayyip Erdoğan’ın, eşi Emine Erdoğan ile evlerine misafir olduğunu görüyor. Dönemin Başbakan’ı Erdoğan’a, Mustafa isimli esnaf ilk rüyasını anlatınca Erdoğan, şu yanıtı veriyor: “Vallahi de Billahi de, Recep Tayyip Erdoğan, Allah’ın Resulü ile istişare etmeden bir şey yapmaz…”

CESUR YÜREK
Bir şiir yüzünden demir parmaklıklar arasına konulup, “muhtar bile olamaz” denilen Erdoğan, önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı makamına yükseldi... Bir oyla kapatılmaktan kurtulan partisi 14 yıldan beri ülkenin yönetiminde… Öylesine “mucize” gibi süreçleri yaşadık ki, normal bir insanın pes etmesi, ceketini alıp gitmesi gerekirken Recep Tayyip Erdoğan, direne direne, dimdik ayakta kalmayı başarabildi…
28 Nisan e-muhtırada, gezide ve çeşitli saldırılarda hiç geri adım atmadı. “Cesur Yürek” duruşuyla halkın sevgisini, saygısını katlaya katlaya arttırdı…
 
USTALIK DÖNEMİ
Erdoğan’ın, ustalık döneminde Türkiye’nin nerden nereye geldiğine bakalım:
-Sağlıkta devrim gibi kararlar alındı. Devlet hastanelerinde muayene olabilmek için geceden kuyruğa girilirken, bugün hastalar, önlerinden geçemediği özel hastanelerde tedavilerini gerçekleştirebiliyor, istediği eczaneden ilacını alabiliyor…
-Dün, hayatında uçağın içini görmemiş insanlar bugün uçakları otobüse biner gibi kullanabiliyor...
-Dün, bir milyar dolar için kapısında takla attığımız IMF’ye bugün kredi açabiliyoruz…
-Dün, tankların modernizasyonunu yapamazken bugün fırtına obüsler, İHA’lar, uçaklar, gemiler gibi savunma araçlarını üretebiliyoruz…
-Yollar, köprüler, hava limanları, üniversiteler, daha neler neler…

SABIRLI SİYASET
Ya insan haklarındaki gelişmeler;
Başörtülü olduğu için oğlunun yemin törenine katılamayan annelerin gözyaşları yine Erdoğan döneminde silindi. Üniversiteden atılan öğrencilerin, okula alınmayan gencecik kızların yıkılan hayalleri, Allah’ın izni, Erdoğan’ın “sabırlı siyaseti” sayesinde yeniden inşa edildi… Başörtülü geldiği için haddi bildirilen(!) bir milletvekilinin yerine TBMM, bugün çok sayıda başörtülü milletvekiline kavuştu…

ÜMMETİN DUASI KALKAN OLDU
“Hayalden gerçeğe” dönüşen projeleri burada yazmakla bitiremeyiz. Türkiye gelişip bağımsızlaştıkça birileri bundan rahatsız olmaya başladı. Irak’a, Suriye’ye çevirmek istedikleri Türkiye güçlendikçe bu güruh iyice zıvanadan çıktı. “İttihat Terakki” örneğindeki gibi içimizdeki brutüsleri kullanan şer güçler, hain planlarına tek engel olarak gördükleri Erdoğan’ı doğrudan hedeflerine koydular.
Ama her taarruzları, Allah’ın yardımıyla savuşturuldu. Kalkan olan ümmetin duası ve Allah’ın izniyle “İslam’ın kalesi” durumundaki Türkiye’ye güçleri yetmeyecektir. Yeter ki her şartta, her koşulda ve her zaman, sonuna kadar Erdoğan’ın yanında duralım…
Yüce Rabbim, Erdoğan’la birlikte bütün ümmetin yar ve yardımcısı olsun…