Günümüzde dost ve düşman konusu, hayatî bir öneme sahiptir.  Çünkü bütün kavramların içi boşaltıldığı gibi, bu iki kavramın da içi boşatılmış durumda.

Bugün kiminle nasıl bir dostluk içerisinde olduğumuz önemli olduğu gibi, düşmanlığında neden ve niçin olduğu bir o kadar önemlidir.

Müslüman bir şahsiyet başıboş bir şekilde yaşayamaz. Bir Müslüman’ın şahsiyetini, kişiliğini, ahlakını,  Kur’ân ve Sünnet inşa eder. İşte böyle bir durumda, dost ve düşmanı iyi tanımak gerekiyor.

Dost ve Düşman

Günlük hayatımızda iki önemli kavram: dost ve düşman!..  Dostluk, çok sıcak bir kavram iken düşmanlık, tam aksine çok soğuk bir kavramdır. Bu iki kavram, birbirinin zıddı olup, hayatımız da var olması gerekli kavramlardır. Çünkü bu kavramlar, Kur’ân’ın nûrlu kavramlarındandır. Yine hayat örneğimiz ve önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in hayatında da bu iki kavramı görmek mümkündür:  Dost ve düşman!..

Dostumuzu ve düşmanımızı iyi tanımak zorundayız.  Kiminle nasıl niçin dostluk kurmalıyız?  Dostluğun ölçüsü ve düşmanlığın ölçüsü nedir ve nasıl olmalıdır? Bunları iyi kavramalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Çünkü eğer düşmanımız olan bir şahsiyeti, bir oluşumu, dost olarak görürsek, kendimize ve dâvâ arkadaşlarımıza çok büyük zararlar verebiliriz.  

Dost Demek, Herşey Demektir

Dost demek, sırdaş demektir. Dost demek, yol arkadaşı demektir.  Dost demek, dâvâ arkadaşı demektir.  Dost demek, hayatına vakıf olan demektir. Dost demek, güçlü ve zayıf yönlerini bilen demektir. Eğer, senin inancına / değerlerine/ referans kaynaklarına/ düşman birisini, dost olarak görür, onunla sırlarını, yollarını, çalışmalarını paylaşırsan, o vakit düşman sana hiç ummadığın vakitte sana zarar verebilir.  Çünkü o senin, bütün zayıf yönlerini biliyor olmuş olacaktır. 

Dostluğun ve Düşmanlığın Ölçüsü

Dostluğun ve düşmanlığın ölçüsü dedik. Bunun ölçüsünü bizzat koyan Rabbimiz Allah’tır. 

Allah (c.c.) Kur’ân’da şöyle buyurmaktadır:

“Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Rasûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.” (Maide, 5/55)
“Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.” (Maide, 5/56)
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:

“Kişi, dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”   (Ebu Davud,)

Müslümanlar, birbirlerinin dostu, hamisi ve yardımcısıdırlar. Aynı şekilde hakikati inkâra şarlanmış olanlarda birlerinin dostudurlar. Bizler Müslümanlara Müslümanların inançlarını savaş açmış insanlarla dostluk kuramayız.  Düşmanlıkta da, dostlukta da ölçümüz, Kur’ân ve Sünnet’tir…

Önderimiz Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Amellerin (Allah’a) en sevimli olanı, Allah için, sevmek ve Allah için buğz etmektir.”(Ebu Davud,) 

Allah (c.c.) nasıl dost olmamızı istiyorsa, öyle dost oluruz, nasıl düşman olmamız gerekiyorsa, öyle düşman oluruz.  Sırf düşmanlık olsun diye, kimseye düşmanlık ve kin beslemeyiz!

Müslümanlar olarak, Ortadoğu’da Müslümanların kanlarının oluk oluk akmaması için, birbirimize dost ve yardımcı olmak zorundayız! Dostluğu uzaklarda değil, yanı başımızda aramalıyız!

İstanbul Times / Ziya Gündüz