Özcan Özkul dostum'un face Book'ta paylaştığı Şems-i tebrizinin şu sözü ne kadar manidar değil mi ;

---------------------------------------------------------------------------
Anladım ki: İnsanlar;
Susanı korkak.Görmezden geleni aptal.
Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.
Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.
......Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!
(Şems-i Tebrizi)
-------------------------------------------------------------------------------------------------

Diktatörlerin dönemi bitiyor
,
 
Kim yönettiği milletine kabadayılık yapıyorsa o diktatördür.Diktatör olmak için elinde Kaleşnikof tüfenkle dolaşmak gerekmez.
 
Gök   kubbede hoş bir sada bırakmak için millete hakim değil HADİM(yani hizmetkar) olmak gerek..
 
Yavuz Sultan Selim han Harem-ü şerifi fethettiği zaman Kâbe imamı kendisini tanıtırken Yavuz için Hakim- ül harameyn(Harem-i şerefin hakimi) deyince hemen müdahale ederek hayır ben haremüşerif’in hakimi değil HADİMİYİM diyerek efendimizin ayak bastığı yerlerde hakim değil ancak hizmetkar olunur diyerek halen bugün konuştuğumuz bu meşhur sözü söylemiştir.
 
İngiltere,Amerika,Rusya ve Fransa’nın dizayn ettiği Ortadoğu çatırdıyor
 
Dünya’ya yön veren büyük emperyalist devletler petrol üzerindeki hakimiyetlerini korumak adına yılardır Orta doğu’nun şekillenmesinde önemli rol oynadılar.
 
Gelişen teknolojik gelişmelere ayak uydurup halkın önünü özgürlüklerle açmayan Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek,Tunus diktatörü Zeynel Abidin,Libya diktatörü albay Muammer Kaddafi,Suriye’nin diktatörü baba ESAD ve oğul Beşar da diktatörlükte zirve tanımıyorlar.
 
Beşar bir şey unuttu artık şartlar Baba Esad dönemindeki gibi değil.Baba Hafız Esad Humus ve Hama’da binlerce alimi bir araya toplayarak katlederken Face Book yoktu,Twitter yoktu,kısaca teknoloji bu kadar gelişmemişti.Şu an elinde cep telefonu olan herkes sesini dünyaya duyurabiliyor.Yani sarı basın kartları olmazsa da herkes bir nevi amatör bir gazeteci sayılır.Şartlar bu kadar değişmişken halen silahlı güçle halkı baskı altında tutacağını düşünmek dünya gerçeklerini okuyamamak demektir ki bu yapamayanlar da bedelini çok ağır bir şekilde ödüyorlar.
 
Beşar Esad,Davutoğlu ve Erdoğan’ı dinleseydi tatlı bir geçiş yapma şansı vardı
 
Türkiye uzun bir sınır ile komşu olduğu için Suriye’de meydana gelebilecek iç karışıklıkları kendisini direkt ilgilendireceği için ilk başta açık ve net bir şekilde Suriye nerede ise benim iç işlerim kadar beni ilgilendirien bir ülke diyerek Beşar Esad’ı Arap baharından demokratik açılımlara zemin hazırlayarak kurtarmak istedi.Doğrusu Beşar’da tehlikeyi gördü ama Akrabası olan genel kurmay başkanı denilen zat’ın yakın tanıdık dostlarım bu zat bir nevi bunamış ağzında sigara düşmeyen birisi bu ve çevresindeki ekibi her şeyi silahlı güç ile çözeceğini düşündüğü için babasına göre (Şartlar mecbur ediyor) daha demokrat olan Beşar’ın taleplerini çok dinlemediği kendi halkına tank ve toplarla saldırmasından belli oluyor.
 
Suriye,Ürdün,Arabistan,Yemen,Bahreyn,Kuveyt,vs.vs.topun ağzında
 
İsmini yazdığım bu ülkelerde gerçek Müslümanların bir çoğu yıllardır zindanlarda çürütülüyor. Kukla liderler her şeyi silahla ilelebet çözeceklerini düşünüyorlar.Bu ülke idarecileri az zaiyatla ARAP baharından kurtulmak istiyorlarsa yapacakları en önemli işi bir an önce GERÇEK bir demokrasinin önünü açarak halkın kendilerini idare edeceği yöneticileri seçme fırsatı vermeleri hem kendileri için hem de ülkeleri için çok önemli bir gelişme olacaktır.
 
Halkın önünde hiçbir güç ve kuvvetin duramayacağını bilmeyen insanların ülke yönetmeleri düşünülemez.
 
Orta Doğu başta olmak üzere halkı ile kavgalı olan tüm yönetimler er ya da geç yerlerini kaybetmek zorundadır.
 
Halkı topla,tüfenkle şiddetle susturacağını düşünmek kelimenin tek anlamı ile AHMAKLIKTIR. Çünkü uyanan düşünce bir daha asla uyumaz ilkesi eskiden beri geçerli olan bir yöntemdir.
 
Orta Doğu’da da halkın artık dikta rejimlerden kurtulmak istediğini gözler önüne sermiş durumda.
 
Beşar Esad artık dönülmez bir yola girdi.Bu saatten sonra ne Başbakan Erdoğan ne de dış işleri bakanı Ahmet Davutoğlu ‘nun desteği artık kendisini kurtaramaz. Ama 4 ay önce kendisine iletilen telkinlere göre hareket etseydi demokratik bir seçimde tarihin derinliklerine gömülürdü ama en azında yargılanmak başta olmak üzere bir çok yaptırım ile karşı karşıya kalmazdı.
 
Şu an halen azda olsa canını kurtarma umudu var diye düşünüyorum.Esad ailesi % 10 luk bir kitleye sahip oldukları halde % 90’ı yönetme hakkını kendinde göremez.
 
Artık cin kutuda çıktı.Diktatörlük ve kendi halkının üstünü kurşun yağdırarak iktidarda kalmanın modası çoktan geçtiii.
 
Hüseyin ÇETİNER /İstanbul Times