Suçum Müslüman Olmak
Türkiye’de 1990’yılından şuan ki tarihimize kadar, birçok Müslüman cezaevlerinde bulunmaktadır. Hatta diyebiliriz ki, tutsaklığın başlangıç tarihi daha da eskidir. Evet,   kimisi hayali bir terör örgütünün mensubu olarak cezaevine konulmuş, kimisi sadece camilerde Kur’an dersi verdiği için, kimisi sadece İslami hükümlerle yönletilmek istediği için, kimleri ise beklide sadece düşüncelerini kaleme döktüğü için, yıllardır mazlum bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır. Onların suçu, Müslüman olmaktan başka bir şey değildi. Müslüman olmak suçsa, o halde hepimiz suçluyuz!

Kardeşlik Sadece Sözde mi?
Bütün müminler kardeştir. Bu kardeşlik ayet ile sabittir. Müslümanların kardeşliği sadece, çiçekli böcekli, ilkbahar günlerinde değil, kara kış günlerinde hayatın en zor anında kendisini göstermeli ben buradayım demelidir. Müslümanlar her zaman mazlumun yanında zalimin karşısında yer almalıdır. Bugün cezaevinde birçok Müslüman kardeşimiz var. Bu kardeşlerimiz için neler yapıyoruz? En azından acaba onlar hakkında, bilgi almayı hiç düşündük?
Konumuzla ilgili küçük bir örnek aktarayım:
Geçenlerde bir arkadaş ile tutsak Müslümanları konuşurken, “bazı mahkûmların tek hücrelerde kalmalarından dolayı, neredeyse konuşmayı dahi unuttuklarını söyledi.”
Ne acı bir durum… Hiçbir suçu yokken yıllardır cezaevinde olmak… Yıllarca annesine / babasına / çocuklarına / kardeşlerine hasret yaşamak… Oysa onlar insan öldürmemiş, darbe teşebbüsünden bulunmamış, sadece “Allah” demişler ve başka bir şey dememişler…  Belki de darbeci olsaydılar, şimdi çoktan özgür olacaklardı… Çünkü darbecilerin hepsi şuanda özgür… Türkiye’de adalet, halen şuanda şöyle işliyor:  Darbecilere özgürlük, Müslümanlara mahkûmiyet…

Yetkililere Sormak Gerekiyor
Neydi Müslümanlara verilen bu ağır cezanın suçu?
Camii de Kur’an öğretmek ve öğrenmek mi?
İslam’ın yeryüzüne hâkim olmasını mı istemek?
Farklı düşünmek mi, farklı yaşmak mı?
Allah için zalimlere karşı dik durmak mı?
Sahi neydi İslami hayat yaşayan, mahkûmların suçu?
Sadece Allah’a kulluk mu yapmak?
İnsanların huzurlu yaşamaları için verilen gayretin, ödülü ömür boyu hapse mahkûm olmak mıydı? Olmamalıydı, ama maalesef oldu!.. Çünkü gerçek adaletin
olmadığı yerde mazlumlar tutsak, elitler özgür olur!.. Özgürlük en çok darbecilerin, elitlerin hakkıydı!..

Bir Özeleştiri
Cezaevindeki tutsak Müslümanları, hiç gündemine almayan Müslüman kardeşlerim, hayat her zaman ilkbahar değildir. Allah (c.c.), bu yapılan adaletsizliğe karşı neden sustuğumuzdan dolayı bizi hesaba çekmeyecek mi? Bilindik şahsiyetler için, özgürlük isteyen kardeşim, ismi / şanı duyulmayan Müslüman kardeşin için, neden hiç özgürlük istemezsin? Nişanlı iken cezaevine giren ve 20 yıldır halen dışarıda kendisini bekleyen bir nişanlısı olan mazlum mahkûmu, niçin gündemine almazsın…  Bu vurdumduymazlık nereye kadar gidecek… Hiç düşündün mü baba hasretiyle büyüyen bir çocuğu… Müslüman şahsiyetlerin, düşünürlerin, âlimlerin, yazarların, bu mazlum mahkûmlar için sessiz kaldığında şahit oluyoruz. Soruyoruz bu sessizlik neden ve niçin?

Netice
Cezaevinde kardeşlerimizin olduğunu unutmamalıyız. İslam coğrafyası için, nasıl ayağa kalkıyorsak, modern vahşetin zulmüne maruz kalmış, cezaevinde bulunan kardeşlerimiz içinde ayağa kalkmalıyız. Onlar içinde haykırmalıyız. Onlar, Müslümanların üvey evlatları değildirler. Onlar bizim öz ve öz kardeşlerimizdirler. Cezaevinde farklı cemaatlere mensup birçok Müslüman bulunmaktadır. Ben bu makaleyle onları hatırlamamız gerektiğini hatırlatmaya gayret gösterdim. Yıllardır suçsuz, suçlu olduklarına dair tek bir delil olmayan, Müslüman mahkûmların haklarının iade edilmesini istiyoruz.

İstanbul Times/ Ziya Gündüz