Allah’ım haksızlık edecek şekilde kalemimi oynatmaktan sana sığınırım, bana doğruları yazdır duası ile başladım bu yazıma. Çünkü çok korkuyorum hakka girmekten, tüylerim ürperiyor, yazmamak için günlerdir dişimi sıkıyorum ama artık dayanacak halim kalmadı. Bir kısır döngü tartışmaya dönen son dönem meseleleri uzayarak devam ediyor. Gezi olayları esnasında hizmeti temsil edenlerin nahoş yazıları, hizmet ve geziciler ortak mı şüphesini doğurdu. Bunun öyle olmaması için çok dua ettim. Yalnız son gelişen olaylar ister istemez bu teoriyi güçlendiriyor. Civanmert Anadolu insanın helal alın teri ile kurulan gazete, tv ve diğer yayın organları adeta bir silah gibi kullanılıyor. Şöyle geçmişe dönüp baktığımızda hizmeti bu gündeki güce taşıyanın “Sızıntı Dergisi” olduğunu görürüz. Bu başarıların arkasında gizli güç “Basın” diyebiliriz. Basın ile gücün zirvesine çıkan hizmet yine “Basın Gücü” yüzünden çökeceğini düşünmek, hayal etmek bile içimden gelmiyor. Ama birileri çıkara dayanmaksızın yazmalı ve ağabeylere ayna tutmalı.

HİZMET BASINI NE YAPIYOR?
               
Zaman Gazetesini, Sözcü’ye, Samanyolu Tv’yi, Halk Tv’ye çevirmeye kimsenin hakkı yok, bu kurumların sahibi civanmert Anadolu insanıdır, o koltukları işgal edenler değil! Ha o koltukları işgal edenler biz buranın sahibiyiz, Anadolu insanı kim oluyor diyorsa, çıksın bunu açık açık ifade etsin. Yoksa Muhterem Fethullah Gülen hocaefendinin önderliğinde sınırları Türkiye’yi aşıp dünyaya yayılan bu hizmete kimsenin “Darbe” indirmeye hakkı yok! Tam iki yıldır hizmeti siyasalaştırma hamlesi devam ediyor. Oysa, hizmetin dayanağı olan Risale-i Nur (Müellifi Üstad Beddiüzaman Said Kurd-i) hayatı boyunca hep siyaseten uzak durulması gerektiğini tavsiye etmesi ortada. Hal böyle iken siyasete bulaşmak siyasi açıklamalar yapmak doğru değil!

GEZİ, DERSHANE VE ŞETANİ PLAN!
               
Bakıyorsunuz gezide aktif rol oynayan BBC dershane olayında da aktif, aynı şekilde El- Cezire, Halk Tv, Penguen ve malum trol ordusu sosyal medya hepsi kol kola... Birileri birilerini düşman ilan edip; “Düşmanım düşmanı dostumdur!” mantığı ile hareket ediyor. Çok ciddi bir toplum mühendisliği sergileniyor. Bu toplum mühendisleri dini duyguları istismar ederken, 10 vuruştan 1 vuruş mesaj veriyorlar. Mesajları “Erdoğan Diktatör, Güvenilmez, Korku Ülkesi Yaratı, Baskıcı, Özgürlükleri Kısıtlıyor, Darbeci vs” akla mantığa gelmeyecek “iftira ve ithamlar” içeriyor. Peki, olay dershane üzerinden olması neden bu kadar durumu vahimleştiriyor. İşte asıl bit yeniği/tuzak ve “büyük operasyon” burada.

Malum Gezi olayları karşıt görüşlerin çıkardığı bir olay idi. Dünyaya bu şekilde servis edildi ve orada dünyaya; “Erdoğan, kendisinden olmayan herkesi ötekileştiriyor, onların yaşam tarzına müdahale ediyor, diktatör, baskıcı, Türkiye’yi korku ülkesine çevirdi, özgürlükleri kısaltıyor!” mesajı geçilmişti. Bunu üzerine Türkiye’nin büyük çoğunluğu Erdoğan’a sahip çıkmış ve bu mesajların doğru olmadığını başta Havaalanı karşılaması ile dünyaya ilan etmişti. Bunu gören ABD, AB Erdoğan ile yeniden arasını düzeltme telaşına girdi. Bu da Erdoğan’a Darbe yapmak isteyenleri ciddi bir biçimde rahatsız etti. Ondan sonra “ASIL ŞEYTANİ PLAN BURADA BAŞLADI”: Bu planda Erdoğan ile aynı dünya görüşünü benimseyen “Gönüllüler Hareketi” üzerinden yürütülüyor. Dershanelerin Dönüştürülmesi olayı aleni olarak 3 yıldır gündemde. Dün başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıkladı 2003’den beri gündemde olduğu ortaya çıktı. Asıl konumuza dönersek bu şeytani plan tıkır tıkır işliyor.

ŞEYTANİ PLANIN DETAYLARI

Gezide geçilen mesaj ülke de ve dünyada karşılık bulmayınca, bu planda Dünya’ya yeni bir mesaj geçiliyor. Bu mesajda;“Erdoğan, sadece karşı görüşte olanlara değil, kendi gibi düşünenlere de tahammül etmiyor! Sivil Darbeci vs” deniliyor. O yüzden “Referandum vurgusu” yapılıyor. Oysa; “Gönüllüler hareketi” Erdoğan’a açık açık destek vermişti deniliyor.  İşte burada da Hizmet mensubu gibi gözüken kamuflajlı ajanlar devreye giriyor, herkesi etki altına almaya çalışıyor. İnsanların gözünün içine baka baka aldatıyor. Duygusal bir kopuş meydana getirmek için bütün argümanlar Troller ve medya yolu ile servis ediliyor.

Gezi ile kardeş olan aynı argümanlar Türkçe ve İngilizce dünyaya servis ediliyor. Medya ayağında olanlar zaten deşifre olmuş durumda. Sosyal medyada da bu toplum mühendisleri harıl harıl çalışıyor. Amaç dershanelerin dönüştürülmesine tepki olmadığı her geçen gün daha da netleşiyor. Tabi bu arada olan civanmert Anadolu insanı “vefakâr ve cefakâr” abla ve ağabeylere oluyor. Çünkü bu “toplum mühendisleri” onların reel düşünmesini engelliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eğer gerçekten hizmete bir müdahale etmek isteseydi. Dershaneleri dönüştürme değil, direk kapatma yoluna giderdi. Kaldı ki; Dershanelerin sadece % 25’i hizmettin olduğu ortaya çıktı. Osya; “Şerr zan etikleriniz de hayır, hayır zan ettikleriniz de şer vardır!” ayeti ortada.

Şimdi aynı toplum mühendisleri başbakanın “karşı taraf” sözünü diline dolayıp bu yönde “abi ve ablalar” üzerinde etki kurmaya çalışıyor. Oysa Başbakan; “Kara propaganda yapanlar, fırtına koparanlar, elerinde ki enstrüman ile saldıranlara, kusura bakmayın “karşı taraf” demek durumunda kalıyorum” dedi. Yani hiçbir şekilde civanmert abi ve ağabeylere “karşı taraf” demedi. İki saatlik yayının dershanelere ayrılan 30-35 dakikalık bölümünde Erdoğan; “27 kez kardeşlerim, arkadaşlarım.” Dedi. 27 kez tekrarlanan bu sözü görmezlikten gelip, kara propaganda yapanlar için sarf edilen “Karşı taraf” kelimesini ön plana çıkaran “Toplum mühendisi” değil de nedir? Allah aşkına biraz reel düşünün.

Ayrıca Muhterem Fethullah Gülen Hoca efendi üzerinde etki oluşturup, isterseniz dershaneleri devrederiz mesajı göndertenler ne kadar masum? Bu Erdoğan’a hakaret, haksızlık ve ayıp değil mi? İyi düşünün bu teklif “darbecilere” yapılmıştı. Aynı teklif başbakana yapılarak ona “darbeci” yaftası yapıştırmaktan öteye gider mi? Bu teklifin yapıldığı ortaya çıkmadan önce “trollerin” Fethullah Hocaefendi “Çevik Bir’e gösterdiği anlayışı Neden Erdoğan’a göstermiyor” twetleri atıp ortam oluşturan ve ardından da Hocaefendinin bu teklifi yaptığını servis eden “Bu Hain/Şeytani Planın” mimarı değil de nedir? Planın asıl ayağında Orhan Kemal Cengiz’in Ak Partiyi düşürme formülünde yatıyor. Burada ki asıl amaç; başbakana devam eden halk seteğini hizmet tabanın desteğini kesmek. İstanbul ve büyük şehirlerde Erdoğan’ın güç kaybetmesini sağlamaya çalışmaktan başka bir şey değil. Çünkü karşıt görüşler üzerinden Erdoğan yıpratılamadı, aksine Geziden güçlenerek çıktı, şimdi aynı plan Gönüller hareketi üzerinden yapılmak isteniyor. Erdoğan; “İşine gelmeyince dindar tanımaz mesajı halka geçiliyor!” Bu mesajla Civanmert Anadolu insanın başbakan desteğini kesmeyi amaçlıyorlar. Bu planın sahipleri ile Gezi planın sahipleri kardeş oldukları, güç birliği yaptıkları aşikâr. Halk bu oyunu bozacak feraset ve olgunlukta. Menderes’i yalnız bıraktıkları gibi Erdoğan’ı yalnız bırakmayacaklarına and içen milyonlar var ve halka rağmen en sinsi planlar kuranların çabaları beyhude...  
 
BAZI AK VEKİLLERİN BEKLENEN TAVRI
                
Bir daha listeye girmeyecekleri kesinleşen Ak Partili bazı vekillerin hizmeti savunan tarafta görünmeye çalışacaklar. Söylemleri ile ortamı kızıştırmaya ve nankörlüğe başlayacaklar. Dava arkadaşına yaramayan kişiden hiç kimseye fayda gelmez. Ayrıca sizin yanınıza gelip “Bizde sizdeniz!” arkanızda kuyunuzu kazıyanlara inanmayın! Kıymetli abi ve ağabeylere buna kanmasın ve Hocaefendinin söylediği gibi; “Hiç durmadan yolunda yürüyeceksin!” 2007’ de başbakana ilettiğim bir raporda darbeciler “Son Koz” olarak “Gönüllüler Hareketi” üzerinden saldıracaklarını yazdım ve nihayet haklı çıktım. Ama bu kadarını beklemiyordum, aynı safta görünerek yapacaklarını tahmin etmiyordum.
 
DERSHANELER KAPANMALI MI?
                
Ben sosyal adaletsizliğin ortadan kalkması açısından dershanelerin ortadan kalkması gerektiğine inanıyorum ama önce dershaneleri doğuran sebeplerin tamamen ortadan kalkması gerektiğine savunuyorum ki; dün başbakan bu endişemi de ortadan kaldırdı. Öğrencilere müfredat dışında sınav sorusu çıkmayacağının garantisini verdi. Şahsi kanaatim AR-GE’ye büyük önem veren Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi bunun tüm detaylarını ele almıştır. Ayrıca ticari faaliyet yürüten dershanelere arsa tahsil edilmek istenmesi, teşvik imkânları sunulmasını çok önemsiyorum. Başbakan defaatle öğretmenlerin mağdur edilmeyeceğini izah etmesi de ayrı bir önem taşıyor. Dershaneler acilen dönüşüm noktasında AR-GE çalışmasına başlaması gerekmektedir. Bir diğer önemli husus ise başbakanın açık çek vermesidir. Erdoğan; “Maddem hizmet insan yetiştirmek istiyor, alsın ilkokuldan itibaren yetiştirsin!” diyor.  Sürçü lisan ettiysem af ola...