İmralı görüşmeleri ile başlayan süreci tıkamak isteyenler, aralarında PKK’nın kurucusu Sakine Cansız’ın bulunduğu 3 savunmasız kadını katletti. Bu cenazelerde yapılmak istenen provokasyona dikkat. Özelikle barış sürecinde BDP’liler tuzağa düşmemeli ve taraftarlarını kontrol altında tutmalı. Aksi halde samimiyetleri riske girer. Herkes bu konuda atıp-tutuyor bu kadar hassas bir konuda bir şeyler yazmak için günlerce düşündüm. Yazdıklarım sürece zarar verebilir diye endişe ettim. Bu yüzden süreç hakkında yazmak yerine, sizlere farklı bir pencere açmaya çalışacağım. Birileri hâlâ Kürt sorununun varlığından kendisine rant sağlıyor. Kürt sorunu sürdükçe anneler gözyaşı dökmeye devam ediyor. Yeter artık bitsin bu ölümler, dinsin annelerin gözyaşı. Anneler hürmetine artık uzlaşın ve bütün sorunları bitirin. Türkiye'de de onlarca sorun var, bu sorunların en büyüğü ise Kürt Sorunu. Sorunların nedeni ve niçinine baktığımızda karşımıza somut ve soyut onlarca delil çıkıyor. Bu deliler bize sorunların ana sebebi zulüm olduğunu gösteriyor. Zulmü yapanların Nemrut'tan bir farkı yoktur. Binlerce yıl önce olduğu gibi bu devrin de Nemrut'ları vardır. Bu gün kardeş kanı akıtanlar kadar, onları o yola sevk eden Nemrut gibi eski idarecilerdir. Ne yapmalı ki; bu sorunlardan topyekûn kurtulmalı? Peki, suçlu bu günün asi çocukları Kürtler mi, yoksa bu sorunların asıl müsebbibi olan zalim idareciler mi? En çok kimler acı çekiyor? Bu sorunların en büyük mağdurları kim?

NEMRUT NELER YAPMIŞTI?
Zümrüt taşları gibi sıra sıra dizilen ve insanlığı simgeleyen kronolojik tarihin herhangi bir tarafından tutup irdelediğimizde karşımıza milyar yıl önce ile milyar yıl sonra yaşananlar arasında bir fark olmadığını gösteriyor. Kürt kavminin tarihini "Kürt Tarihi Aşiretler ve İsyanlar" adlı kitabımda toplamam 5.5 yılımı almıştı. Oysa benim incelediğim 5000 yılık bir geçmişti. Birden başlayarak beş bine kadar saymak istedim ve bunun bile bu kadar zor olduğunu hissettim.
İncelediğimiz tarihlerde karşımıza en çok çıkan ise zülüm ve bu zulme sessiz kalan toplum idi. İnsan algısının değişmeyen bu eski ananesi bizlere acı veriyordu. Dediğim gibi binlerce yıl önce ki acı ile bu günün acısı arasında pek bir fark yoktu. Hatırlayın ki; Nemrut'un zulmünden kaçan Hz. İbrahim (as) eşini ve çocuğunu alıp gittiği yer aslında insanlığın başlangıç noktasıydı. Çünkü rivayete göre babamız Hz. Adem (as) ilkin Mekke dolayına indirilmişti. Hz. İbrahim'e (as), Allah (cc), validemiz Hz. Hacer ve efendilerimizden Hz. İsmail'i (as) Merve ve Sefa tepesi arasında bırakmasını ve arkasına dönüp bakmadan ilerlemesini emretmişti. Allah'a (cc) tam manası ile teslim olan bu salih kul ve atamız Hz. İbrahim (as) emre aynen itaat ederek ilerlemişti. Hz. İbrahim (as) gözden kaybolmuş ve uzunca bir zaman dönmemişti. Sabisi Hz. İsmail (as) ile baş başa kalan validemiz Hz. Hacer evladı için endişe içindeydi. Çünkü aç ve susuz idiler. Bu sebeple ki, Merve ve Sefa tepelerinin arkasında birileri geçer diye Merve tepesinden Sefa tepesine koşa koşa gidip geldi. Bir yanı da Hz. İsmail'de (as) idi. Evladı için endişeleniyordu. Ta ki; Allah (cc) onları zemzem suyu ile ödüllendirinceye kadar bu endişe devam etti.
ASIL MAĞDURLAR KİM?
Hz. Hacer validemizin Hz. İsmail (as) Efendimiz için endişesi asıl mağdurları ispatlıyor. Annenin evladı için endişelenmesi binlerce yıl öncede aynıydı, bu gün de aynı. Bu misalden yola çıkarsak dünkü sorunlar ile bu gün ki sorunlar arasında pek bir fark olmadığıdır. Tarihin tozlu sayfalarından sıyrılıp günümüze baktığımızda zalim idarecilerin sebebiyet verdiği "Kürt Sorunu" gözümüze ilişiyor. Bu sorunun rantını yiyenler bir yanda, canını bu uğurda verenler öte tarafta dururken, gözü yaştan, gönlü yastan kurtulmayanlar annelerdir. Annelerin feryat figanı ciğerleri dağlarken, birileri halen buna kayıtsız kalıyor. Şehit cenazelerinde annelerin eli öpülüp birkaç gün sonra unutuluyor. Çünkü çözüm için adımlar atan Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı sistemli bir biçimde engelliyorlar.
Çözüm yolunu tıkayanlar gözü yaşlı annelere bir yenisi daha eklenmesine sebebiyet veriyor. Öte taraftan dağda ölen gençlerin anneleri de suiistimal ediliyor. Çünkü bu işin çözümü bazı çevrelere yılardır akan rantına engel olduğu/olacağı kesin. İnsan ömrünün günümüz dünyasında 65 olduğu yapılan istatistikler gösteriyor. Bu kadar kısa bir dünya hayatı uğruna binlerce cana sebep olanlar ne tür bir vicdan taşıdıklarını anlamış değilim. Bütün yaşamlarını dünya menfaati üzerine kuranlar şöyle bir insanlık tarihine bakmalarını tavsiye ederim. Binlerce yaşanmış yılı birkaç sayfada özetleyebildiğimiz bu zaman onlara çok şey anlatmıyor mu?
Geçmişte yaşananlar ise bize asıl mağdurların anneler olduğunu ispatlıyor. Ey Türkiye halkı yeter artık zokaları yuttuğunuz, yeter artık oyunlara geldiğiniz, bitsin artık bu ölümler, dinsin artık annelerin gözyaşı, bir genç daha ölmesin, bir ocağa daha ateş düşmesin. Aileler perişan olmasın Hz. Hacer gibi anneler sürgün edilmesin, çocuklar evsiz kalmasın. Anneler hürmetine artık uzlaşın ve bütün sorunları bitirin.