Biz Türk milleti hoşumuza giden bir şey olunca aslını astarını sorgulamayı hiç düşünmeden hemen kabul ederiz.

Yahudileri iyi tanıdığımı düşünüyorum. Mahmutpaşa’da ortaokulu okuduğum zaman Tahtakale ve Sirkeci’deki tacirlerin büyük çoğunluğu Yahudi ve Ermeni idi. 

Ermenilerin geneli bizler gibi Anadolu insanı kültürü ile büyümüşler ve film fırıldak işlerini Yahudiler kadar bilmezler.

Yahudiler ise bir olayın kendilerine kısa vadede, orta vadede ve uzun vadede “ne getirip, ne götürdüğünü” hesap ederek ona göre konuşurlar. Bunun için kendilerini de suçlayacak değilim…

Bu özürde menfaat var, hile var 

124 bin peygamber adına yemin ederim ki; İsrail hükümeti, “Biz, barışçıl amaçlarla uluslararası karasularda seyahat eden 9 Türk’ü haksız yere öldürdük, suçluyuz ve Türk devletinden özür dileyelim” dememiştir. Bu iddiamda yüzde 2.500 eminim... 

Siyonist İsrail, Obama gidene kadar neden bekledi ?

ABD Başkanı Barak Hüseyin Obama, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya dedi ki; “Kanka bak İsrail için büyük tehlike oluşturan Saddam’ı Türkiye’nin sessiz kalması ve İncirlik dahil bir çok üssünü bize kullandırması sayesinde, senin için yok etmedik mi?  Yine senin için tehlike olan Beşar Esad’a karşı en iyi mücadele eden ülke Türkiye değil mi? En önemlisi de SENİ haritadan sileceğini söyleyen İRAN’a karşı Malatya’nın KÜRECİK kasabasına PATRİOTLARIMIZI koymadık mı? Suriye’nin işini bitirdikten sonra bir film fırıldak ile Türkiye ve İran’ı kavga ettiririz ve bu şekilde İran’ı da ikiye veya üçe bölüp tehlike olmaktan çıkardığımız zaman sen de TEVRAT’ta vaat edilen topraklar olan Arz-ı Mevud’a ulaşırsın. Zaten medyamız ve paramız ile dünya milletlerini sana karşı umursamaz bir hale getirmişiz SEN BU KADAR KAZANIM İÇİN TÜRKİYE’DEN ÖZÜR DİLESEN NE OLUR…”   

Özür dilenmesi halinde İsrail’in kazanımlarını sıralayan CİA, Netanyahu’ya “Hadi kanka sarıl telefona, ayağını havaya kaldır ve Recep Tayyip Erdoğan’ı ara. Bunu yapmaz isen Ortadoğu’da ki hedeflerimize daha erken ulaşma şansımız yok” dedi. 

Menfaatlerine daha erken ulaşabilme sevdası karşısında HAHAM’dan bu özrün caiz olup olmadığı fetvası alan İsrail Başbakanı, ABD Başkanı Obama’nın yanında Türkiye Başbakanı Erdoğan’ı aradı.  

Erdoğan da, “Belki Netanyahu yalan söylüyordur” şeklinde düşünüp, Netanyahu’da, “Sesini özledim, bana Hüseyin’i, pardon Barak’ı ver” dedi. Ve bizim Başvekilimiz de Barak’a “Hov are you”? yani; “nasılsın” diye sordu. Barak’ın ise, “Kardeş boş ver benim nasıl olduğumu, Orta Doğu’nun şımarık çocuğu İsrail senden özür dileyecek, sen de bu atmosferde ‘barış sürecini’ daha rahat yürütürsün” deme ihtimali güçlüdür.

Hani eskiden çocuğunu gezdiren kişi, birden bir tanıdığını görür ve evladına “oğlum veya kızım, bu kişi şunun babası veya şunun annesi, öp bakayım elini” derdi ya. Hani çocuk başta biraz nazlanacak olur ama eli tutulduğu için kaçma ihtimali yoktur “NALET olsun” dercesine istenen eli öper ya. İşte, Netayahu’nun T.C.Başbakanı’nı araması kesinlikle Barak’ın zorlaması ve reddedemeyeceği tekliflerle olmuştur.

Azatlı köle

İsrail, tüm dünya milletlerini kendisine “azatlı köle” olarak görür. Zaten öyledir de... Faiz ile bütün dünya milletlerini kendisine azatlı bir köle yapmış durumda. Hangimiz akşam başımızı yastığa koyunca borç-harç düşünmeden rahat bir şekilde yatabiliyoruz?

Köle, eskiden gündüz pirinç tarlasında çalıştırılır, performansı düşünce bir iki kırbaç yedikten sona yatacağı barakasında inzivaya çekilirdi. Şimdi ise belki köle (bizler) kırbaç ile cezalandırılmıyor ama; elektrik faturası ile, doğalgaz faturası, telefon faturası, su faturası ile, kısaca çeşitli ödemelerle her gün cezasını çekiyor.

1948’de korsan bir şekilde Ortadoğu’ya bir çıban gibi yerleşen İsrail, 51 yıllık devlet ama “özür dilemesi” nerede ise dünyanın en önemli olayı haline getirildi. Oysa ki, bu olaya çok şey bağlamamadan yanayım.

Amerkanın şımarık çocuğu İsrail 

ABD.nin ekonomisi ve medyasına yön verebler Yahudiler olduğu için Amerikanın şımarık çocuğu olan İsrail şımardıkça şımardı.

Bu şımarıklığın bir nedeni de 1920'lerde Araplara kurdurulan devletçiklerin başına içlerinde islami ruhları alınmış kendi güdümündeki kişileri kral veya başkan olarak atamalarından kaynaklanıyor.

Amerikanın şımarık çocuğu İsrail bugüne kadar kimseden özür dilememiş işte bu özür çok önemli demenin de bana göre hiç bir anlamı yok. İsrail elbette özür dileyecek. Hatta bu bile yeterli olmamalı bir şekilde ükemizin de en az 9 tane İsrail'i yi öldürüp kısasa kısas yapması gerekir ki o zaman eşit olalım.

1948'de kan ve gözyaşı üzerine kurlan korsan bir terör devleti olan İsrail'i büyük gösteren dünya millettlerin umursamazlığıdır. Humeyninin dediği gibi dünya Müslümanları birlik ve beraberlik içinde olsa her birisi sadece bir kere tükürse bu terör devleti boğulur gider demişti ve ben de buna inanıyorum.

Milletimiz 1038 den 1920 ye kadar da İslama sayısız hizmet etmiştir. Halifelik makamını da 1516 da almış 1923'e kadar başarılı bir şekilde uygulamıştır.

İsrail bizi Kukla Ürdün Kralı Abdullah ve Hüsnü Mübarek ile karıştırmamalı. Bizim ruhumuzda yönetmek var yönetilmek değil. Aslında daha çok şey yazmak geliyor içimden ama bu kadar yeter diyerek İsrail bahsini noktalamak isterim.

Mevlüt Uysal'a serzeniş
 
Sayın Başkan Nisan ayı son toplantınıza nuhabirimle katılmıştım.Osman Gıdık beyefendi den İBB dahil İstanbul'un diğer 38 ilçesinde Meclisleri kamera ile kayıt altına aldığımızı söyleyerek Başakşehir de de bu işlemi yapmak istediğmizi ifade ettik. Gıdık sıkıyönetim komutanı edası ile yüzümüze bile bakmadan olmaz dedi ve jet hızı ile çekip gitti.

Biz Basın ve izleyici kısmında otururken CHP meclis üyelerinin % 70'i yanımıza gelip hoşgeldiniz dedikleri halde Ak Partili meclis üyelerinin çoğu yüzümüze dahi bakmadan çekip yerlerine gitmeleri Ak Parti Başakşehir ilçe başkanlığındaki moral bozukluğunu ortaya koyuyor.

CHP Grup başkan vekili  Bektaş Ulusan belediye idaresinin bize kamera çekimi yaptırmadığını görünce kürsüde Mevlüt Uysal'a hitap ederek neden basın mensuplarına çekim yaptırmıyorsunuz  diye bir soru sordu. Belediye başkanı Meclisi kahvehaneye benzetince CHP grubu da meclisi terk ederek protesto etti.

Uysal'ın kapanış konuşması freni bozulmuş kamyon gibi dengesizdi

Uysal kapanış konuşması için kürsüye çıkınca CHP'lilerin salonu terk etmesi ile deliye döndü. Başakşehir'de 15 tane gazete olduğunu ama sadece bizim kendisine karşı eleştirel haber yağtığımızı söyleyerek BİZİ TETİKÇİ Gazeteci olarak damgaladı. 

Buradan başkana şunu sormak isteriz "Başakşehir'e özgün gazete çıkarıp T.C.Başbakanlık Enformasyon Genel mdürlüğünden alınmış kaç kişinin sarı basın kartı vardır ?  Biz Başakşehir'in ilk  yerel gazetesiyiz.İlçede en çok izlenen haber portalları ve gazetelerin büyemizde çıkanları olduğunu biz değil okurlarımız sık sık ifade ediyor

Özetle konuyu uzatmadan Başakşehir Belediye başkanı Mevlüt Uysal her fırsat ve yerde bizi rencide etmek adına elinden gelen çalışmaları yapıyor. Mevlüt başkan titre ve kendine gel. Yaptığın hatalar dan dolayı seçimde bedelini ağır ödeyeceksiniz demedi deme Mevlüt...Yakında çıkacak olan
"Şehreminlikten Başkanlığına"  isimli kitabım çıkmadan yoğun ilgi görüyor...Bu kitapta Mevlüt başkan'ın bir çok konusu işlenecek...

İstanbul Times / Hüseyin Çetiner