Sayın Meclis Başkanım, Sayın Başbakanım, Sayın İBB adayım,
28 Şubat 2019'da Zeytinburnu ilçesine yaptığınız ziyaretin büyük kısmını bir basın mensubu olarak takip ettim.
Çırpıcı 1453 sosyal tesislerinden çıkışta bir belediye başkan adayını aşacak şekilde en az 30 veya 40 tane siyah son model araba konvoyunun sizi takip etmesinin TEVAZU-SAMİMİYET VE GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ İle çok uyuşmadığını gördüm.
Hakeza Saat 12.00 da Ak Parti Zeytinburnu ilçe başkanlığında olacağınız bizlere duyurulduğu halde saat 15.00' da geldiniz.
MHP ilçe başkanlığında Saat 12.15 'de olacağınız söylendiği halde oraya da saat 16.30' da geldiniz. Evladını serviste alacaklar vardı.
Ayın son günü olması nedeni ile vergilerini ödeyecek olanlar vardı. Özetle insanları 3 veya 4 saat bekletmek KUL HAKKINA Girer mi girmez mi ?
Bu konuda yazılacak çok şey var ama şimdilik bu kadarı ile yetineyim.
MAHALLİ BASIN SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR ?
Bu başlığı neden attığımı merak etmiş olabilirsiniz hemen anlatayım..
Adaylığınız açıklandığı hafta bir koruda basın mensupları ile toplantı yaptınız.
Bu satırların yazarı fakir İstanbul Times Gazetesi imtiyaz sahibi ve İstanbul Gazeteciler Derneği başkan yardımcısıdır.
İstanbul'un tozunu,toprağını, yağmurunu,güneşini yiyen biziz.
Ancak İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olarak ilk toplantınızı ulusal basın ile yaptınız.
Seçime sadece 30 gün var ama bu şehir de Mahalli basın var mı yok mu sordurma gereği bile duyulmadı.
Bütün bunlara rağmen İBB adayı olduktan sonra ilk ulusal basın mensupları ile yaptığınız toplantıdan sonra Ak Parti İstanbul il başkanlığını aradım.
Bizim haberimiz yok dediler. TBMM basın büroyu aradım bizim de haberimiz yok dediler.
Erinmedim bir kaç yeri daha aradım ama ne yazık ki o toplantıda haberi olan kimseyi bulmadım.
Bir kaç gün sonra yani bundan 45 gün önce İstanbul İl başkanlığınıza bir mail göndererek ciddi bir izleyici,okuyucu ve takipçi kitlemizin olduğu yayın grubumuzdan bahsettim.
Ne yazık ki olumlu veya olumsuz bir dönüşleri olmadı.
Son olarak 25 gün önce 0216- 681 .. 00 numaralı telefonun kurulu olduğu seçim koordinasyon merkezinizi aradım ve sizinle genç kuşağın ciddi bir şekilde takip ettiği ve 80.000 abonesi olan günlük 800 Bin kez izlenen İstanbul Times Tv Özel YouTube kanalımız'da yayınlanmak üzere sizinle kısa bir röportaj yapma talebimizi iletmemize rağmen buradan da ne yazık ki cevap alamadık.
Aslında bunları yazmamın da gereği olmayabilir ama her yere BELEDİYE İŞİ GÖNÜL İŞİ, SAMİMİYET VE TEVAZU İLE Yazdığınız için bu yapılanların yazılanlarla uyuşmadığını size anlatmak için yazdım.
Aslında buradan yazmak istemezdim. Ama İBB 1453 sosyal tesislerinde sizinle kısa bir hasbihal edip özet olarak yaşadığımızn süreci anlatmak isterdim.
Lakin korumalar sanki biz teröristiz ve siz SAVAŞ bölgesindesiniz gibi etten duvar örüp sizin yanınıza ulaşmamı engellediler. Oysaki ben sarı basın kartı taşıyan ve gazetelerimi ve kartımı gösterip 2 dakika sizinle konuşmak istememe izin verilmedi.
Aslında sizin ekibinizin bizi arayıp yardımımızı talep etmesi gerekmez mi ?
Sizi sevip saydığımız için seçime daha 30 gün varken belki bu hatalarınızdan RUCU edersiniz diye özet olarak duygu ve düşüncelerimi yazmak istedim.
Bu yazdıklarımında işe yarayacağını sanmam ama en azında tarihe not düşmek için arşivlerimde kalması adına yazdım.
Gerek İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığını gerekse de ilçe belediye başkanlıklarını hangi parti'nin adayı kazanır ona seçmen karar verecek.
Bu konuda bizim kendimizi seçmenin yerine koyup ahkam kesmek hiç bir zaman tarzım olmadı olamazda...
Milletimiz için,ülkemiz için rabbim hangi parti'nin adayına belediye başkanlığını nasip edecekse biz ona hayırlı olsun deriz.
Biz gazeteciler bazen ne İSA'ya nede MUSA'ya yaranamıyoruz. Oysaki bizler bir anın fotoğrafını çekiyoruz.
Kimse de bir anın durumunu özetledik diye bizi kategorize edip suçlayamaz.
Çünkü yarın yeni gelişmeler olur bu sefer tam tersi şeyler yazabiliriz.
Yazdığımız sizin canınızı sıkıyorsa hemen bize sıfat uydurmaya kalkmayın anlamaya çalışın derim.
Aksi halde bilim ve ilim değer görmedği yerden göç eder.
Son yıllarda Ak Parti'nin gazetecisi,CHP'nin Gazetecisi,MHP'nin ,Saadet'in gazetecisi tabiri beni ciddi bir şekilde üzüyor.
Partilerin gazetecisi değil halkın gazetecisi olmak varken neden bizi bir kesimin tekeline sokmaya çalışıyorsunuz ?
Gazeteci dediğin bugün A Partisini eleşitirir yarında B partisini...Aksi halde o kişi gazeteci değil KALEMŞÖR olur.
Özetle 31 Mart seçimi ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olsun diyerek bu makalemi de nihayete erdireyim...
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner