Kısa bir süre önce özel mailime anlamlı ve da yararlı bir mektup daha doğrusu mail gelmişti.
 
Bu mailde okurum başından geçen olayları samimi bir şekilde anlatıyordu. Halkın genelini ilgilendirdiği için bir çok kişinin sıkıntısına parmak bastığına inandığım okurumun mektubunu isim vermeden yayınlamak istiyorum. Olur ki başvekilimize ulaşır.
 
İstanbul Times Gazetesi
Başyazarı sayın Hüseyin Çetiner Bey’e ,
 
Hüseyin bey ben 1982’den beri esnaf olarak ticaret yapıp hayatımı idame ettiren orta halli bir aile babasıyım.
 
Allah bağışlarsa 4 evlat babasıyım. 1989’da Anadolu’nun bir vilayetinde İstanbul’a göç ettim.
 
Son 5 yıla kadar kendi yağımla kavruluyorken 2007 den sonra ne olduysa oldu.İşlerimiz daralmaya başladı.
 
Uzun senelerden beri tanesini 3 dolardan sattığımız üründen ciddi oranda stok yapmıştık. 
Üç yıl bu ürünü satmak için bekledim.Ancak bunun olamayacağını anladıktan sonra mecburen 0.80 Cent’e satmak zorunda kaldım.
 
Burada uğradığım zararı kapatmak üzere yıllardır kıt kaynaklarla biriktirdiğim tasarruflarımla aldığım 2 dairemi satarak borçlarımı ödedim.
 
Tam kazancımla da çoluk çocuğumun nafakasını gideririm derken …
 
Yaşadığım ilçede bir tane işyerim vardı. Belediye çalışanları gelip ölçtüler eksik m2 bildirimden dolayı geçmiş 5 seneye olmak üzere 3.50 lira fark istediler.
 
Hakeza aynı iş yeri için yaptıkları yol için katkı payı adı altında 1.974 TL para istediler. 1999 da yurt dışında şubeleri olan firmaların orada yaptıkları demirbaş alımları ve kiranın yarısını devlet ödüyordu.
 
Biz de o zaman 6.004 TL yaptığımız harcamanın yarısını almıştık.Yıllar sonra Türk ekonomi müşavirliğinde gelen bir yazıyı dayanak yaparak yurt dışında yeriniz yokmuş denilerek aldığımız bu meblağ için 45.000 bin TL para istediler.
 
Halen yurt dışındaki oradaki şubemiz faal olduğu halde kimseye derdimizi anlatamadık. Bir sene önce çıkan yapılandırmada yararlanırsanız bu borcu 24.000 TL olarak ödeyebilirsiniz dedikleri için biz de bu hakkı da kaybedersek daha kötü sonuçlar yaşarız diyerek bu borcu 10 aydır ödüyorum.
 
Uzatmaya gerek yok bu ve benzeri haksız ceza ve vergilerden dolayı DEVLET BANA BORÇLARIM BİTTTİ DEDİĞİM BİR ANDA TAM BANA 150.000 TL borç çıkardı. Çocuğumun süt parasını bile bir yıldır bu borçlara aktarıyorum
 
Sayın Başbakanım,
 
Siz devleti güçlendirdiniz ama ESNAF perişan oldu. Ben hikaye anlatmıyorum yazdıklarımın hepsini hayatımda son 4 yılda yaşadığım olaylardan oluşuyor.
 
Rusya çocuk yapmayı teşvik etmek için ev ve diğer destek ve yardımlar yaparken sizin politikalarınız ve devleti aşırı güçlendirmek için ESNAF’ın üzerine gitmeniz nerede ise çocuklarımızı aç bırakacak seviyeye geldik
 
Şimdi hemen araba ve ev satışları çok artmış demek ki insanda para var diyeceksiniz …
 
Ev ve araba satışlarının belli başlı iki nedeni var ,
 
1.İnsanlar geleceklerini ipotek altına alarak 5 yıl 10 yıl borçlanarak ev ve araba satın
   alıyorlar
 
2. ise zenginlerin bir evinde 5/6 araba var veya değişik yerlerde yatırım amacı ile bir çok ev
    satın almasından dolayı satılan ev ve araba sayısı çoğalmış olabilir.
 
Önemli olan bu alım satımları yapanların orta ve alt gelir gurubundan insanlar olup olmadığıdır.
 
Ben ev de almadım arabada üstüne üstülük daha önce aldığım iki evimi satarak kiracı oldum.
Sabah saat 6.45 den gece saat 21.00’a kadar da çalışıyorum.
 
Tamam ben film fırıldak bilmediğim,haksızlık ve kul hakkına riayet ettiğim için belki bunlara dikkat etmeyenlere göre enayi olabilirim. Ama sizin hükümetinizin geçmişe yönelik vergi alamsı çok mu adaletli ?
 
1999 da tüm vergilerimi ödeyerek bir ev satın almıştım .On sene sonra evime gelen yazıda eksik 0 zamanın parası ile 400 TL eksik bildirim yapıldığı iddiası ile benden 4.000 TL para isteniyor. Vergi dairesine bir buçuk sene önce çıkan 6111 sayılı yasa kapsamında borcum olmazsa da sırf devletin baskısından kurtulmak için NALET OLSUN DİYEREK 500/ 600 TL ile kapatacağımız bir borç için vergi dairesinin hatasından dolayı 4.000 istenmesi adalet mi ? Son 7 yıldır aynı yerde ikamet ettiğim halde 6111 sayılı yasadan yararlanacağımız dönemde adresimize gelmeyen yazı daha sonra geliyor. Yazık yazık yazık…
 
Şimdi ben ne yapayım ? 4 tane evladımı bırakıp başbakanlığa yazar kasamı atayım veya intihar mı edeyim ?
 
Sayın Başbakanım Osman Gazi 400 kişilik arkadaş grubu ile Bizans tekfurlarından yani valililerinde şehirlerini alırken onların hazinesi altın ile doluydu. Ama vatandaşlarına dayakla aşırı vergiler aldıkları için o insanlar Osman Gazi ve arkadaşlarını bir nevi kurtarıcı olarak görüyorlardı…
 
Esnafın yaşama şevki kırılırsa toplumun çöküşü demek olur
 
Bu yazılarda yalan yok, hilaf yok, siyaset yok,demagoji yok, o demiş bu demiş yok 40 yaşındaki bir esnaf olarak benim son 4 yılda yaşadıklarımdan ibaret gerçeklerdir. Yazdıklarımın hepsinin de resmi belgesi var. Devlet kurumlarından birisi yazdıklarımın yalan mı doğru mu olduğunu öğrenmek istiyorsa benimle temasa geçebilir
 
 
Evlatlarımın süt parasını haksız ve fazla vergilere ödemekten bıktımmm…
 
Sayın başvekilim ben Allah’ın ipine sım sıkı sarılmışken sizin Devleti güçlendirip halkı perişan eden programınız kapsamında ilçe belediye bakanınız eline metre verip memurlarını sokağa çıkardı.
 
Benim 10 yıl önce Ecevit’ in titrediği dönemde para kazanıp satın aldığım dükkanımı ölçtüler müteahhit metre kare olarak az bildirmiş geçmişe yönelik beni 4 bin lira borçlandırdılar. Yine aynı belediye gayet güzel olan sokağımızı bozarak asfalt yerine taş yaptı. Bir süre sonra bir işyeri için  TAM 1.947 TL yol katılım bedeli adı altında tahakkuk fişi gönderdi.
 
Biz mi bu belediyeye gel sokağımızı boz ve daha kötüsü bir şekilde yap ve bize de dünyanın bedelini çıkar dedik. HAKKIMI HELAL ETMİYORUM SAYIN BAŞVEKİLİM.
 
Esnafın hali iyi değil
 
Sayın başbakanım esnaf olarak sizin partinize çok umut bağlamıştık. Ancak siz de devleti güçlendirmek  adına esnafı daha da fakirleştiniz. Samimi ve ciddi olarak ifade edeyim ki bu seçimlerde sizin partinize oy vermeyi düşünmüyorum. Tamam devlet güçlü ve kuvvetli olmalı lakin bunu yaparken de esnafı bitirmeye gerek yok.
 
Kasap öldü
Bakkal öldü
Kitapçı öldü
Tuhafiyeci öldü
kısaca ne kadar küçük esnaf varsa öldü kalanlarda yaşıyor gözükse de onlarda artık birer ölüdür.
 
Şimdi dünya değişiyor esnaf ‘ta bir araya gelsin daha büyük organizasyonlar kursun demeyin ölen bunca mesleğin ardında bırakacağı bir travma da olacak. Ülke olarak bu travmaya razı isek varsın halkımızın sigortası olan meslekler ölsün.
 
Müşterisini tanımayan dev gros marketler GDO ürünleri ile müşterisinin genlerini değiştirsin.40 günde 2 kilo olan tavuğu,bir günde kol gibi büyüyen salatalığı ve patlıcanı bize yedirsinler yeter ki kazançlarına kazanç katsınlar gerisi boş.
 
Son sözlerim eşimin ve çocuklarımın en zaruri ihtiyaçlarını bile yerine getiremeyen bir esnaf konumuna geldim. 
 
Bir baba düşünün ki 0.50 kuruşluk bir cipsi 3 yaşındaki evladına alamazsın…Bu baba cinnet de geçirir,delirir de intiharda eder.
 
Tamam esnaf olarak gemimizi yürütemediğimiz için SUÇUN büyüğü bizde. Peki bizleri dev holdinglere karşı ezdiren kendisi vergi üstüne vergi koyan,geçmiş yıllara yönelik vergi hesaplayan,elektik,su,doğalgaz ve zorunlu temel ihtiyaç maddelerine zam üstüne zam koyan,   daha doğrusu Sabancı ve Koç ile akaryakıt’a aynı vergiyi ödeyen birisi olarak biz mi suçluyuz ? burada DEVLETİN hiç mi suçu yok yani ?
 
Şimdi ne mi yapıyorum…bitmiş bir esnaf olarak çaresizliğin son perdesini oynuyorum…. Hiçbir hükümete hiçbir devlete ve hiçbir lidere güvenim ve itimadım yok gayri…
Ya bu bitmişlik ile bir yerde ölüp gideceğim yada rabbim dilerse bana bir çıkış kapısı gösterecek.
 
Başvekilim 2002 de iktidar olacaksın diye ne kadar maddi ve manevi bedel ödediğimi bir ben bir de Allah bilir. Ama aradan geçen on yıla rağmen ülkede bir çok şeyin düzene girmesi için ciddi şeyler yapmış olsan da ekonomi ve terör konusunda ne yazık ki istenilen seviyede başarılı olamadığınızı üzüntü ile görmekteyim…
 
Allah hakkımda ne hayırlı ise bana onu versin diyorum.
 
İşte değerli dostlar okurumun gönderdiği mail bu şekilde. Adı adresi ve iletişim bilgileri bende mevcut. 
 
İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER 15.11.2012