Seminer öncesinde söz alan Onurkent derneği başkanı Duran Bozkurt katılımcılara önce derneğin yaptığı faaliyetleri ve etkinliğin amacını anlattı. Sonrada Jeoloji mühendisi olması sebebi ile direk ilgi alanı olan İstanbul da tarih boyunca yaşanan depremleri sonuçları ile birlikte kısaca özetledi.

İstanbul Times Haber Merkezi  

Konuşmanın dikkat çeken ayrıntıları şöyleydi;

TARİHTE Kİ İSTANBUL DEPREMLERİNE kısaca bakarsak durumun vehametini bir kez daha anlamış oluruz.

Tarih boyunca bir çok deprem yaşayan İstanbul ile ilgili Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarihçi Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu’nun ''Payitaht-ı Zemin Eminönü: Bir Dünya Başkenti'' adlı eserden derlediği bilgilere göre, kentte, tarih boyunca bir çok deprem yaşandı. Bunlardan dikkat çekenleri şunlardır.

İstanbul, ilk depremini Bizans İmparatorluğunun başkenti olmasından 12 yıl sonra 342 yılında yaşadı. Ancak kent depremden çok fazla etkilenmedi.

Sonrasında 447, 542, 558 ve 740 yıllarında meydana gelen depremler büyük yıkıntılara neden oldu Bizans surlarının önemli bir kısmı yıkıldı, binlerce insan öldü, yüzlerce ev yıkıldı ve Ayasofya’nın kubbesi çöktü.

1 Haziran 1296 tarihinde yaşanan depremde İstanbul'da taş üstünde taş kalmadı.Artçı sarsıntılar 2 ay kadar devam etti ve Bizanslılar'a korku dolu anlar yaşattı.

1419 depreminde ise bazı kaynaklara göre Marmara denizinde Tsunami oluşmuş ve beyazıt meydanına kadar ulaşmıştır.

10 Eylül 1509’ da meydana gelen deprem, İstanbul için çok yıkıcı oldu. ''Kıyamet-i Sugra'' yani ''Küçük Kıyamet'' olarak adlandırılan depremden sonra padişah Edirne'ye gitti. İnsanlar ne olduğunu anlayamadan bütün şehir harap oldu.

18 gün süren 1509 İstanbul Depremi, ''1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de meydana gelen en büyük deprem'' olarak nitelendirildi. Bolu'dan Edirne'ye kadar kendini hissettiren depremde şehir halkının yaklaşık yüzde 10'u deprem sonucu ya öldü ya da yaralandı. Deprem en büyük hasarı camilere verdi. 109 cami tamamen yıkılırken ayakta kalanların da tümünün minaresi tahrip oldu. 1070 ev yıkıldı, surlar zarar gördü, burçlardan 49'u yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Ayasofya Camisi'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkıldı..13.000 kişi yaşamını yitirdi. Sayısı bilinmeyen çok sayıda kişinin açılan yarıklara düşüp kaybolduğu bazı kaynaklarda yer almaktadır. Şehrin yeniden imar edilmesi için imparatorluk çapında harekete geçildi. Anadolu'dan 37 bin, Rumeli'den 29 bin işçi ve usta İstanbul'a getirildi.   

22 Mayıs 1766'da yaşanan deprem sırasında korkunç gürültüler işitildi ve bu gürültüleri yaklaşık 2 dakika süren bir sarsıntı takip etti. Bundan sonra ise 4 dakika kadar süren düşük şiddetli deprem oldu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar 8 ay devam etti. Depremde yaklaşık 4 bin kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Depremde Camiler büyük hasaralar gördü, Hanlar yıkıldı Yerebatan sarnıcında desteklerden birisi çöktü, şehir sular altında kaldı. Yollar ve köprüler hasar gördü, bazı yollar kapandı. Halk uzun süre çadırlarda kaldı. Şehirdeki gıda depolarının ve hanların yıkılması veya harap olması sonucu yiyecek sıkıntısı doğdu, içme suyu şebekesinin zarar görmesi halkın temiz su bulmasını zorlaştırdı.

İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10 Temmuz 1894'te yaşandı. Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve birbirini takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, özellikleri itibariyle 1894 depremine benzetildi. Depremin birinci derecede etkilediği alanlar Marmara Depremi'nin etkilediği alanlarla benzerlik gösterdi. 1894 depreminden Adapazarı, İzmit, Gebze, Kartal, Adalar, Üsküdar, İstanbul, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çatalca, Marmara Denizi'nin bir kısmı, Bozburun, Yalova, Karamürsel ve Sapanca etkilendi.

Depremin yarattığı korku nedeniyle halk günlerce evlerine girmedi, memurlar da işlerine gitmedi. Kapalıçarşı yıkıldı. Sirkeci rıhtımında 40 metrelik yarık açıldı, deniz suyu ısınıp kaynar hale geldi, suların kıyılardan açığa doğru çekildiği görüldü ve binlerce ev yıkıldı. Depremin artçıları aylarca devam etti ve Edirne’den Marmaris’e kadar uzanan geniş bir alanı haftalar boyunca salladı.

Osmanlı döneminde İstanbul'u etkileyen son büyük deprem 9 Ağustos 1912'de Şarköy-Mürefte'de meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depremdi. Edirne'nin güneyinde büyük hasara yol açan deprem, İstanbul'da bir çok evin bacasının yıkılmasına, duvarlarının çatlamasına ve telgraf direklerinin hasar görmesine neden oldu.

17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan ve Richter ölçeğinde 7.4 olarak kaydedilen deprem felaketi ülkemizin ve insanlığın 20. Yüzyılda yaşadığı en büyük felaketlerden birisidir. Hala hafızalarımızdaki yerini korur.
12 Eylül 1999 tarihi itibariyle yapılan belirlemelere göre, deprem nedeniyle 15.466 insanımız hayatını kaybetmiş,  o tarihte  hastahanelerde 23.954 insanımız ise yaralı olarak bulunmakta idi.

Hasar tesbit çalışmalarına göre ağır-yıkık ve orta hasarlı konut ve işyeri sayısı 119.297'ye ulaşmıştır. Ancak, çalışmaların halen devam ettiği gözvönüne alındığında bu sayıların daha da artması beklenmektedir.

Resmi olmayan ve depremi yaşayan insanların verdiği bilgiler 50.000 üzerinde hayatını kaybeden ve 100.000’e yakın yaralı olduğunu yaklaşık 450.000 yurttaşın evsiz kaldığını göstermektedir.

PEKİ BAŞAKŞEHİR DE DURUM NE ?

Başakşehir ilçesi zemin haritasına baktığımızda, ilçemizin genç tektonik kuşak üzerinde yer aldığını söyleyebiliriz. Bu kuşak üzerinde oluşan kırık hatları sürekli deprem üretmektedir.

Başakşehir'in güneyinde Marmara Denizi içinde Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu geçmektedir. Bölge için en büyük deprem potansiyelini de bu fay hattı oluşturmaktadır.

 Başakşehir, beş kademeli olarak belirlenen deprem riski sıralamasında ikinci derece deprem bölgesi içinde yer almaktadır.

Ayamama Deresi ve Küçükçekmece'nin kıyıları, Altınşehir Azaplı ve alçak kesimleri, Ambarlı, Avcılar, Esenyurt ve Esenkent'i içine alan geniş bir alanı kapsıyor.

Trakya Formasyon yayılımı denen bir hareket ise Boğazköy, Şamlar, İkitelli, Mahmutbey hattını tehdit etmektedir.

Bu formasyon, Şamlar Köyü'nün kuzeyi, Şamlar ve Kayabaşı köyleri çevresinde geniş yayılım etkisi göstermektedir.

Küçükçekmece'nin kuzeybatısında bulunan Hoşdere, Bahçeşehir, Tahtakale gibi yaşam alanları da  benzer dokuya sahip olup risk altındadır..

İBB Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü tarafından yayınlanan İstanbul Zemin Haritaları raporlarında da benzer ifadeler bulunmaktadır.

Bazı üniversitelerin akademik bilim adamlarınca hazırlanan İstanbul Depremsellik Haritası da Başakşehir ve çevresinin deprem risk kriterlerini benzer şekilde gözler önüne koymaktadır.

Deprem ülkemiz için sonuçları itibari ile çok önemli bir konu olmasına rağmen halkımız tarafından yeterince gündeme alınmıyor.  Yeterince tedbirler alınmıyor ve eğitim çalışması yapılmıyor.

Oysa ateş düştüğü yeri yakıyor ve hepimizin bu ateşe düşme riski bulunuyor.

İstedik ki hayatın gerçeği olan ve geride büyük acılar bırakan Deprem konusunda Halkımız bilinçlensin. Sonra da edindiği bilgiler ile etrafındakileri bilinçlendirsin.

Öyleyse bu kadar ciddi olan ve sonuçları oldukça ağır olan Deprem konusunda daha bilinçli olmamız gerekmektedir.

Tamda bu noktada ihtiyaç duyduğumuz şey eğitimdir. Dernek yönetim kurulu olarak bu konuda destek alabileceğimiz en iyi adresin Türkiye'nin arama kurtarma konusunda ilk sivil toplum örgütü olan  Arama Kurtarma Derneği (Kısa adı: AKUT ) olacağına karar verdik.

Yönetim Kurulu Başkanlığını, "Kar Leoparı" unvanına sahip ve Everest Dağı'na tırmanan ilk Türk olan Ali Nasuh Mahruki'nin yaptığı AKUT ile iletişime geçtik. Onlarda bu isteğimize olumlu yanıt verdiler ve bugün bir araya geldik.

Bu etkinliğin hazırlanmasında emeği geçen başta yönetim kurulunda bulunan çalışma arkadaşlarıma, her çalışmamızda bizlere destek olan ve kapılarını bize açan Başakşehir 2. Etap site yönetimine,  etkinlik afişlerimizi sergileyerek bizlere destek olan bölge esnafımıza, etkinliğimizi haberleştiren ve tanıtımını yapan İstanbul Times gazetesine ve Sn. Hüseyin Çetiner’e, CHP Başakşehir ilçe başkanı Sn. Özgür Karabat’a, ve AKUT derneği ne huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün aramızda bulunan meclis üyemiz Sn. Nizamettin Kümeç’e ve MHP Başakşehir ilçe yöneticilerine de ayrıca destekleri için teşekkür ediyorum.

Dernek başkanının konuşmasından sonra AKUT adına seminer vermek üzere gelen Sn. Muhammer Çubukçu söz alarak katılımcılara önce AKUT’un kuruluş amacını ve yaptıklarını anlattı. Sonrada depremin oluşum nedenlerini, depremin öncesinde, deprem esnasında ve depremin sonrasında yapılması gerekenleri ve yapılmaması gereken yanlışları yazılı ve görsel örnekler vererek anlattı.

Kobe depremi ve Marmara depreminde çekilmiş görüntülerden oluşan videolarla desteklenen seminer boyunca çeşitli similasyon çalışmaları da katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi. 

Seminer sonrasında katılımcılar depremle ilgili merak ettikleri soruları sorarak edindikleri bilgileri pekiştirdiler.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA) 

Editör: TE Bilisim