Dostlar Meclisi, bir önemli toplantısını daha geride bıraktı. Toplantıya her zamanki gibi yine siyasette, bürokraside, yargıda, ekonomide, medyada velhasıl her alanda kendini kabul ettirmiş müspet isimler katıldı. Bu kadar güzel insanlardan oluşan meclisin toplantıları da haliyle samimi bir havada, su gibi akan bir zaman ortamında geçiyor…

Dostlar Meclisi toplantılarına üçüncü kez katıldım. Son toplantı diğer toplantılardan farklı bir formatta gerçekleştirildi. Açıkçası bu program daha hoşuma gitti. Zira, zaman çok iyi değerlendirildi. Saat 19.00’da yemekle başlayan ve yaklaşık üçbuçuk saat süren toplantıdan ayrılırken hem yeni ve ilginç fikirler edinmiş hem de “iki günümüzü birbirinden farklı” geçirerek ziyandan kurtulmuş olduk…

Yüce Allah’ın İsmiyle başlayan toplantı elbetteki bereketli olur, katılımcılara huzur verir. Sayın Av.Remzi Yedikardeş’in, Dostlar Meclisi’nin Allah (cc)’ın emirlerini, Resulullah (asv)’ın tebligat ve tatbikatını ölçü olarak aldığını hatırlatarak başladığı konuşması, ne kadar doğru bir ortamda olduğumuzu bir kez daha kanıtladı…
Prof.Dr.Yusuf Özertürk hocamız ile gazeteci-yazar abimiz Mehmet Ali Bulut’un konuşmalarını da dikkatle dinledik.
 
DAHA VERİMLİ BİR TBMM

Prof.Dr.Servet Armağan hocamız ise gündeme ilişkin görüşlerini açıkladı. Sayın Armağan’ın, TBMM’deki milletvekili sayısının azaltılmasıyla ilgili söyledikleri gerçekten çok ilginç ve kesinlikle doğru. Her platformda anlatmaya çalışacağım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 550 milletvekili çok çok fazla. Orada bedenen yapılan bir iş yok ki sayı fazla tutulsun.

550 vekilin yaptığını 300 milletvekili de gerçekleştirebilir. Komisyonlar 3’er, 5’er üye azaltılarak çalıştırılamaz mı? Sayın Armağan’ın açıklamalarına göre milletvekili sayısının azaltılmasıyla ülke ekonomisine yılda ortalama
200 milyar lira katkı sağlanmış olacak. Az para mı?
Öyle vekiller oluyor ki bir yemin töreninde görüyorsunuz, sonra var mı yok mu, belli değil. Gözönünde olan, sık sık kürsüye gelip meclise katkıda bulunmaya çalışan milletvekillerini toplasanız belki 200’ü geçmez.
Bazıları da kavgalarla, kürsü işgalleriyle, gündemi meşgul ederek çalışmaları tıkamakla ön plana çıkıyor.
İşte bu nedenle hem TBMM’nin daha aktif, daha verimli çalışması hem de 200 milyar lira gibi önemli bir tasarrufta bulunulması için milletvekili sayısının azaltılması konusu yeni Anayasa’da yer almalı…
 
DARBELERİN ANASI

Emekli Askeri Hakim, eski milletvekili Sayın Faik Tarımcıoğlu’nun konuşması yakın tarihimizde ne karanlık günler yaşadığımızı bir kez daha gün yüzüne çıkardı. “Darbeler ülkesi” haline getirilen Türkiye’nin ne badireler atlattığını anlatan Tarımcıoğlu’nun “27 Mayıs 1960 darbesi, bütün kötülüklerin anasıdır” tespiti çok ilginç. Bu “ana” keşke kısır olsaydı da 12 Eylülleri, 28 Şubatları, 27 Nisanları doğurmasaydı…
“Bir musibet bin nasihattan iyidir” sözü bakın o dönemde nasıl gerçekleşmiş, Faik Bey’den dinliyoruz: “Rahmetli Özal’a Cumhurbaşkanı olması gerektiğini söylediğimde kararsızdı. Ancak uğradığı silahlı saldırı sonrasında kararını netleştirdi ve köşke çıktı. İşte o ‘kırılma noktası’ olmasaydı bugün Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı olamazdı.”
Yüce Allah, Tarımcıoğlu ve onun gibi düşünen, cesaretle mücadele eden aydınlardan razı olsun…

İstanbul Times / Müslüm Aktürk