İsraillilerin PKK'nın üst düzey yetkilileri ile görüşeceği yazıldı. Şu anda Kuzey Irak'ta bin civarında Mossad ajanının olduğunu dikkate aldığımızda bu iddia çok uzak görünmüyor. Ama bunun İsrail için tehlikeli oyun olduğunu da görmek gerekiyor. 
İsrail ile One Minute ile başlayan gerilim, Mavi Marmara Baskını ile şekil değiştirdi. BM Raporu Genel Kurul'a sunulmadan New York Times'a sızması Türkiye'yi yaptırım yapmaya zorladı. İlişkilerin 2. kâtip düzeyine çekilmesi ve 5 maddelik paketten oluşan yaptırımlar günlerdir basında tartışılıyor. Bu beş maddelik yaptırım paketi arasında en dikkati çeken ise; "Doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı bulunan sahildar devlet olarak Türkiye, Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestîsi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır" maddesi oldu. Peki şimdi ne olacak?
BİN MOSSAD AJANI KUZEY IRAK'TA
Kardeş ülke, kardeş devlet gibi tanımlar hayatın olağan akışına bile ters, devletlerarası dostluktan söz etmek imkânsız. Türkiye'nin "Komşularla Sıfır Sorun" ilkesinin daha ileri götürerek devletlerarası dostluğun yerine kullanıyor ve "Dünya Devletleri İle Sıfır Sorun" diyorum. Bence benimsenmesi gereken bu. Türk hükümeti de bunun gayretinde olduğunu her seferinde ispatladı. Türkiye İsrail'e; "Sen uluslar arası sularda benim 9 vatandaşımı öldürdün, gel üstüne düşeni yap ve özür dile" dedi. Ama İsrail oyunbozan çocuklar gibi; "Al misketlerini ver misketlerimi" demekte ısrar etti. Olayları vahimleştiren bir başka boyut ise, Hükümetimizce resmen dile getirilmese de, İsrail ve PKK bağlantısı. Soruyorum; Mossad Kuzey Irak'ta 1.000 ajanla ne yapıyor? Dünyanın en saygın gazetecilerinden olan Pulitzer ödülü ABD'li Seymour Hersh'ün gündem yaratan çarpıcı açıklamalarına bir daha göz atalım. Seymour Hersh; "Şu anda Kuzey Irak'ta eğitim vermiş ajanların dışında 1000 Mossad ajanı var. Çok iyi kamufle olmuşlar. Bir Kürt'ten daha iyi Kürtçe, Arap'tan daha vurgulu Arapça ve Türkmen'den daha iyi Türkçe konuşuyorlar. Mossad'ın bölgede güçlü olmasını öncelikle ABD istiyor. Çünkü Türkiye'nin daha da güçlü olması, İsrail'in Kuzey Irak'taki gücüne bağlı. İsrail, PKK'ya destek vererek Türkiye'de istikrarı da yok etmeye çalışıyor" diye yazmıştı.
Durum böyle iken İsrail ile sağlam temellere dayanan bir ilişkiden söz etmek imkânsız. Her defasında ABD'nin en üst düzey yetkililerince yapılan açıklamalarda, Türkiye ile dostluktan ve güçlü bağlardan söz edilmekte. Oysaki Müttefikimiz ABD, Kuzey Irak'ta Mossad ile kol kola çalışmakta ve bunu çıkarları gereği yapmakta. Demek ki; ülkelerarası dostluk kavramı içi boş bir kavramdır. Buradan anlaşılıyor ki; ülkelerin çıkarı her şeyin üstünde. Sadece İsrail ile PKK bağlantısı Seymour'un yazdıklarıyla kalmadı. İsrail'in TV kanalı "Kanal 2", İsrail'in MOSSAD aracılığı ile PKK militanlarını nasıl eğittiğini anlatan bir belgesel yayınlamış, bu belgesel gündeme bomba gibi düşmüştü. Belgeselde PKK lideri Karayılan; "İsrail, Filo'nun Gazze'ye girmesini engellediğinde biz çok başarılı bir eylem gerçekleştirdik. İskenderun'daki Türk ordusuna karşı." diyordu. İsrail ve PKK birbirleri ile olan bağlantısını böylece kabul etmiş bulunmakta. Türkiye'de ise Mossad ajanlarının yanı sıra birçok gazetecinin de ajan statüsünde olduğu iddia edilmekte.
YAPTIRIMIN ANLAMI NE?
Türkiye 1956'da ve 1980'de de İsrail ile ilişkileri en alt düzeye indirmiş, yalnız kapalı kapılar arkasında ABD'nin de arabulucu olmasıyla flört düzeyinde ilişkilere devam etmişti. 56 ve 80'de gerçekleşen yaptırım o günlerde siyasi malzeme olması muhtemel. Ama seçim arifesi olmayan bu günlerde Türk Hükümetinin tutumu herhangi bir siyasi kaygıdan oluşmadığı açık, Bu gelişen olay Türk Hükümetinin dışişlerindeki ilişkiler de değişen yüzünün adeta bir ispatı. Türk Hükümeti, haklılığın verdiği güvenle adım atıyor. Bir başka pencere açacak olursak Türkiye artık "Savunma Sanayi" satıyor konumunda. İsrail'e insansız hava uçağı, tank modernizasyonu vs ilişkiler başta olmak üzere birçok alanda olan bağımlılık son bulmuş durumda. Türk Hükümeti'nin silah sanayine yatırımları hızla devam ediyor. Yakın zaman da gazetecilere açıklama yapan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye'nin kendi eğitim ve savaş uçaklarını üreteceğini müjdeledi. İsrail ise değişen dünya'yı anlamamaya devam ediyor.
Ucu açık olarak kaleme alınan "seyrüsefer serbestîsi" maddesi gösteriyor ki, Akdeniz de İsrail'in Mavi Marmara benzeri bir girişiminde, Türk donanması tarafından müdahale edilecek. İsrail bir an önce akıl tutulmasından kendini kurtarmalı, Gazze ablukasını kaldırmalı ve Mavi Marmara baskını başta olmak üzere yaptıklarının öz eleştirisini yapmalı ve önerdiğim "Ülkelerarası Sıfır Sorun Politikasını" denemelidir. Ayrıca bağımsız Filistin'i tanımalı ve bağımsız bir İsrail'i inşa etmelidir. Çünkü ne Yahudi'nin ne Müslüman'ın nede başka insanların ölmesini haklı gösterecek hiçbir şey yoktur. İnsanın yaşama hakkı en evrensel, en tabi haktır. Bizim karşı olduğumuz Musevi halkı değil, terör eylemleri gerçekleştiren İsrail Hükümeti'dir.