En çok tükettiğimiz gıda maddelerinin başında gelen ve bu özelliğimizden dolayı ülkemizin Guiness Rekorlar Kitabı'na girmesini sağlayan ekmeğe ne kadar önem veriyoruz?

Nerede, nasıl, hangi şartlarda üretildiğini birçoğumuz, bırakın araştırmayı belki merak bile etmiyoruzdur. Oysa Türkiye’de sofraların “olmazsa olmaz”ı konumundaki ekmek için bakın ne hileler, ne fırıldaklıklar yapılıyormuş, buyurun, Ekmek Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Birol Yılmaz’dan dinleyelim: “Ekmeğe, ‘esmer’ görünsün diye boya, renklendirici, tatlandırıcı katılıyor. Gönlüm, ‘böyle bir şey yok demek’ isterdi ama maalesef gerçek…”

Ya katkı maddeleri?

Yine uzmanların ifadelerine göre, ekmekte özellikle de beyaz ekmekte kullanılan katkı maddeleri önemli hastalıklara (migren, alerji, hatta kanser) yol açıyor.

Peki, önlem için ekmek yemekten vazgeçebilir miyiz?

Mümkün değil, Guiness Rekorlar Kitabı'na girme başarımızı unutmayalım!
“O halde çaresi ne?” diye sorarsanız, en garantili cevabımız şöyle olur: “İHE (İstanbul Halk Ekmek).”
Çünkü; İHE’nin “kar etme” gibi bir derdi yok. İHE’nin hedefinde “ticaret” değil vatandaşa “sağlıklı hizmet sunabilmek” var…
Bunları nereden bildiğimize gelince…

İHE’nin Cebeci İşletme Müdürü Metin Külekçi’nin daveti üzerine, İstanbul Times’in İmtiyaz Sahibi Hüseyin Çetiner ile birlikte İHE’nin tesislerini gezdik. Ekmeklerin üretildiği bölgeye girerken galoşlarımızı, önlüklerimizi giydik, başlıklarımızı taktık. Etraf tertemiz, pırıl pırıl… El değmeden üretilen ekmekler orada bulunan laborant tarafından sık sık kontrol edilip, denetleniyor…

Aslında denetim sadece fabrikanın üretim merkezinde değil dışarıda, tesislerin girişinde başlıyor. İHE’nin Cebeci İşletme Müdürü Metin Külekçi’nin anlattıklarına göre, un getiren kamyonlardaki çuvallardan numuneler alınıyor, incelenip onaylandıktan sonra diğer çuvalların indirilmesine izin veriliyor. Temizliğe o kadar dikkat ediliyor ki, çuval iplerinin, çuvallar boşaltılırken yanlışlıkla una karışması, ya da karışmış ise hemen dikkati çekmesi için renkli üretilmesi talep edilmiş...

TUBİTAK ONAYLI

Kuruluşundan beri İHE’nin bünyesinde yer alan İş ve Proje Geliştirme Müdürü Ünal Akgül’ün verdiği bilgiler de dikkat çekici ve İHE’nin ne kadar tercih edilmesini tasdik eder nitelikteydi.

Akgül, ürettikleri 41 çeşit ürünün TUBİTAK tarafından test edilip onaylandıktan sonra satışa sunulduğunu söyledi. Akgül’ün şu anısı da oldukça ilgimizi çekti: “Bir fabrikanın 45 kuruşluk ekmek dururken 50 kuruştan sattığımız ekmeğimizi tercih ettiğini öğrenince söz konusu fabrikanın sahibi ile görüştük ve tercih nedenini anlamaya çalıştık. Verdiği yanıt bizim ne kadar doğru yolda olduğumuzu kanıtlıyordu. Fabrikanın sahibi, işçilerin 45 kuruşluk ekmeğinin tamamını tükettiğini ancak bizim ekmeğimizin yarısıyla doyduklarını, bu nedenle daha fazla tasarruflu olduğu için bizim ekmeğimizi tercih ettiğini söylemişti.”

UCUZ DEĞİL HESAPLI

İHE yöneticileri, ekmeklerine “ucuz” denilmesini kabul etmiyorlar. Ucuz derken sanki daha kalitesiz bir anlam yüklendiğine dikkat çeken İHE Cebeci İşletme Müdürü Metin Külekçi, “Ekmeğimize ‘hesaplı’ sıfatı daha uygun” diyor.
Aslında hesaplı halk ekmeği, diğer yerlerde üretilen ekmeğin de hesaplı olmasını sağlıyor. Şayet İHE devrede olmasaydı bugün 80 kuruşa satılan ekmeğin fiyatı herhalde en az 1.5 lirayı görürdü…

SAĞLIKLI EKMEK NASIL OLMALI ?

Yine uzmanların görüşünü sunuyoruz: Tam buğday unundan yapılan ekmek, barsak fonksiyonlarının düzenlenmesinde, kan lipitlerinin kontrolünde, diyabette kan şekerinin kontrolünde önemli katkılar sağlamaktadır. Bazı kanser türleri, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların riskini azaltmaya yardımcıdır.

Peygamber Efendimiz de (S.A.V) ashabına, unun kepeğinden ayrıldığı takdirde büyük sağlık sorunlarını da beraberinde getireceğini asırlar öncesinden bildirmiş, ashabına kepekli undan yapılmış ekmek yemelerini tavsiye etmiştir.
İnşa Allah, ekmeğimizle oynanmaması konusunda az da olsa katkı sağlamış olduk…


İstanbul Times / Müslüm Aktürk